29 Haziran 2009 Pazartesi

Haziran

Haziran denen bir ayin 29. gunundeyim. Oyle ogrendik, oyle devam ediyor kendimi sinirlamam. Gunler sakin geciyor. Kizacagim, gerilecegim konular geliyor, oynanmasi gerektigi sekilde oyun oynaniyor, sonra konu geciyor gidiyor. Ben cogunu animsamiyorum bile.

Seyrediyorum dunyadaki komik hallerimi. Mira okula basladi ya, benim cok uzun zamanlar sessiz zamanim var ya. Bu beden rahat durmak istemiyor bazi zaman. Kendine surekli is cikarma cabasinda. Isi olmazsa ölecegini saniyor herhalde. Hicbir is yapmayacagim dedigim gunler, yemek-utu-temizlik vs diye gidiyor yapilanlar. Sonra dusunuyorum gercekten de nasil asikar YAPANIN BEN OLMADIGI. (I AM NOT THE DOER)

2004 yilinda ogrenmistim bunu. (Gecmis ancak bir konuya referans olarak kullanilacaksa gereklidir. Yoksa at cope :) Simdi yapanin ben olmadigim uygulamasi devam ediyor hayatimda. Hayati yasamak ise ancak bu gercegi bilip, geleni de tumden kabul etmekle mumkun olmuyor. Diger turlu yasanan seye hayat denmiyor. Oysa nasil da zorluyor her seferinde.

Yazacak birsey bile yok. Hersey komik geliyor. Ne oluyor da neyi yaziyorum di mi?
Neyse bakalim bu ne kadar sure devam edecek...

26 Haziran 2009 Cuma

Zihin

4 kutsanmislik varmis.

Birincisi insan bedeni ile dogmak.
Ikincisi Ozgur olmak icin gereken istek.
Ucuncusu bunu ogretecek, yolu gosterecek, degip donusturecek Usta
Sonuncusu ise Zihin.

Allah'a sukurler olsun ilk ucune. Ancak su zihin hala zorlamakta. Konusuyorum, ikna etmeye calisiyorum kendilerini. Bak bana izin verirsen HERSEYI biliyor olacaksin diyorum. Bazen suyuma gidiyor, bazen de keci gibi masallah. Uma gibi, Mira gibi, esim gibi. Etrafimdaki herkes gibi. Ahhh zihincim gel bulalim, kurtulalim.
Anlasacagimiza eminim....

22 Haziran 2009 Pazartesi

Yeni

Ekinoks. Gunduzler kisalmaya geceler uzamaya basladi. Isik azaliyor karanlik cogaliyor. Oysa karanlik icinde daha cok aydinligi barindiriyor. Zaman geldi. Uzun zaman oldu aylaklik ediyorum. Bir o cicekte bir bu cicekte gonul eglendiriyorum. Seyreyliyorum. Seyrediliyorum. Guluyorum, agliyorum, aglatiyorum. Uyuyorum, uyaniyorum, calisiyorum, yan gelip yatamiyorum. Diken batiyor. Uyanik kalmak istiyorum. Ustume coken uyku hallerini sevmiyorum. Diken batiyor gonlume. Gozlerim bugulandi. Goremiyorum. Goremedigim zamanlari kabul ediyorum, aynam temizlensin istiyorum.
Istiyorum da istiyorum. Isterken dudagimi isiriyorum. O benim icin en iyi olani bilir verir biliyorum.
Ozlemeyi bilmem O'nu ozluyorum. Olesiye. Gormek icin oleyim istiyorum. Cigerimden yaniyorum.
Temize cekilme vaktim geldi. Mira uzun saatler okulda olmaya basladi bu hafta itibariyle. Okula geri donme zamanidir. Tatil uzun surdu.
Elimi burnuma goturdum kapadim deliklerini. Saymaya basladim. 1 2 3 Ve tuttum nefesimi
Derine dalma zamani...

2 Haziran 2009 Salı

Kimsin, Kimim, Kim?

Yolda gorsem sarilirim 5 dk birakmam diyordum. Dusundugumde Mevlana ile Sems gibiyiz iste diyordum. Hayal kurmak istesem bir tek Onlari goruyordum. Yuzunu Gunese cevirmis iki fukara diyordum. Kalpleri nicedir "bir" diyordum.

Gittim, bir ev ki Hindistan'da Ganj'in kiyisinda bir ev sanki. Kapisi ice kapali, pencereleri disa acik. Sicak, samimi, davetkar, sevgi dolmus, tasiyor kadife perdelerin arasindan. Kafasini uzatti bilge kadin. Gozleri su gibi yesildi veya deniz gibi mavi. Belki ikisi de degildi. Ben bir tek Tanri'yi gordum bakan o pencerelerden. Sarildim. Birakamadim. Kalbim kabarip basladi sizmaya ilik ilik yuregine.

Iceri davet edildim, ama ayaklarim bende degildi, kayiyordu yerler. Yolda prensesi gosterdi, sevemedim, buyusune kapilmis O'na bakiyordum sadece. Kaydim arkasinda, gosterdigi yolda. Iceri gecince izzet ikram. Ne istersin diye sordu. Cevabim hep aynidir benim. O'nu. Allah baska istek birakmasin duam. Tek istegim O kalsin. Yok bir istegim dedim ama Hindistan'da alistigimi yasadim. Ikram Tanri'nin duasiyla taclandirilmis lokumdu. Yedim O'ndan geldigini bilerek. El O'nun eliydi. Tad O'nun tadi. Ustune ictigim soguk suda yuregim biraz olsun serinlemedi bile.
Oyle bir yangindi ki !
Kalbimi cikardilar bedenimden veya bedenim uyamadi kalbimin deli divane donusune birakti O'nu bir yerde.
Dondum durdum kalbimle. Konustum, konustu. Derinlerden biryerlerdendi konusmalarimiz. Ama yine de onemsizdi. Varlik beni, onu silmis kendi dolaniyordu odanin heryaninda.
Icimden sordum kimsin sen diye. Nerden taniyorum seni diye. Boynunda altin bir melek tasiyordu gulumsetti beni. Altin Melek artik yaninda sonuk kaliyordu. Ay yuzlunun evdeki huzuru ile, azizenin bilgeligi beni benlikten cikarmisti coktan. Guluyordum surekli. 5 yasindaydim, mutlu, mutlu dibine kadar. Ben yok oldukca O doldu doldu.
Veda zamani geldiginde biliyordum, ne geldigim bir yer var ne de gidecegim. Ne o uzakta ne de ben. Kalbimde olani, kalbimden cikarip baktigim, sarildigim, dinledigim o kisacik ama o kainata bedel dakikalari yazmasam olmazdi.
Yolun acik olsun dedi giderken. Yol kelimesi hiccc bu kadar derin duyulmamisti kulaklarimda.
Biliyorum acik olacak, biliyorum sen O'nda hep bende olacaksin.

ASKLA...