26 Mayıs 2009 Salı

Son Haller

Olumler, ayriliklar, hasretler gecti dunyadan bu aralar. Olmasin dedigimin olmasi gerektigini, kizdigimi sevdigimi, pisleneni temizledigim, temizlendigim, ayrilikla baglandigim, baglandigimdan ayrildigim anlardi. Ne olursa olsun gectigini, geceni gectigi gibi anladigim, oynadigimda seyrettigim, seyredende seyre daldigim anlardi. Puflayarak gittigim sohbetlerde Tanri suretinden masallar dinledigim, kalbimi bir ufak ekmekle doyurup costurdugum anlardi. Uzun zamandir ellerim hicbirsey yazmiyordu. Kalbim yaz demiyordu. Simdi actim Tanri'dan bir beyaz sayfa. Yazarsan yaz dedim. Bunlari yazdi cahil. Ben okudum.
Hayat ne sekilde olursa olsun akip gidiyor, yanina yoldakileri zaman zaman katip gidiyor. Sen seyreyle guzel, seyreyle dedi gonlum.

8 Mayıs 2009 Cuma

Seytan

Kuran-i Kerim'i pek bilmem, sagolsunlar guzel gonullerin aktardigi bolumlerden biraz okumuslugum var. Okumama sebebim gercek manasini anlayamayacagimdan. Zamani gelince insallah onu da okumak nasip olur. Gecenlerde Kuran'daki seytanla ilgili bir bolumu okumustum.
Cocukluktan aklimda kalan seytandan farkliydi okudugum, anladigim. Bizim simdiki dille ego dedigimiz, onun diliyle seytandi. O'na secde etmemisti, cunku kendisi var olmak istiyordu. Bugunku konum bu. Konya'dan sonra hep yaziyorum birseyler oluyor diye. Guzellikleri yazdigim gibi, calkantilarimi da yazdim bol bol. Ama yine de yetmedi, bugun belli oldu. Bugun yapbozun pek cok parcasi yine tamamlandi, resmi gosterdi Yaratan.
Blogumu okumaktan vazgecen esim, tartismalarimizdan birinde orda yazan sana inanmiyorum demisti. Oyle icime oturdu ki ilk basta. Yani en cok paylasmak istedigim insan, burda yazan benim varligima inanmiyordu. Hepimizin rolleri var, ama sanirim en zor rol de insanin esinin oynadigi rol. Dunku tartismamizda ise oyle sevgisiz bakiyordu ki gozlerime, icim yine cok acidi. Ben bu kadar sevgisiz miyim diye dusundum. Ben'den baska kimsenin varligina inanmayan ben.
Sonra bugun durdum yine. Uzun zamandir durmadigim kadar. Durdum dediysem de yine cenem pek susmadi, ama kulaklarim iyi duydu bu sefer ve gozlerim gercekten gordu.
Bir aya yaklasti sanirim. Susamadigimi farkettim. Bir dostun sen artik sus! demesinde, esimin her defasinda yeter artik bir sus! demesinde, Mira'ya soyledigim her sus kelimesinde, duyuyordum nasil O'nun bana seslendigini. duyuyordum hep O'nun konustugunu. Susamiyordum ama bir turlu. Yaramaz bir cocuk gibi.
Havasi disari kacan bir balon gibiyim sanki. Icinde az hava kalinca nasil da akorsuz sesler cikararak saga sola alakasizca gider ve en sonunda pissss diye soner ve yapisir yere. Yapismama az kaldi gibi, akorsuz cikan sesimden belli. Ne oldu bilmiyorum, soyle boyle diye aciklama yapamayacagim, nasil yapabilirim ki. Ancak su kadarini biliyorum. Bir suredir, birakin kendi hayatim icindeki insanlari, bloglarini okudugum insanlarin bile hayatlarinin icine girdim.
Cocuklasma yolunda geri geri ileri giderken, birden "hayir, ben daha burdayim, yardim etmeliyim, aklimi paylasmaliyim, fikir vermeliyim, heeyy ben de biliyorum, hay allah benden daha iyi bilen yok ki, modunda dolaniyorum." Kendimi gormem yetmedi, susamadim bir turlu.
Bir yerde oturmus bu vir vir konusan sahsa Allah sana akil fikir versin diye bakiyorum. Bir yanim yeter ama daha kac yerden duyacaksin "sus" dendigini, sussana diyor. Bir yanim hala konusmaya devam etmek istiyor. Neler neler anlatiyor, ne gereksiz ozel sorular soruyor.
Sus artik, sana ne herkesin hayatindan, kendi hayatina bak once. Kendine. Gercek kendine. Kendinden baskasi yok, unuttun gittin yine biryerlerde herhalde.
Alinan mesajlar Artik sus, gozlerini kapat ki hakikati goresin. Hayatimin bu donemi Gurudev'in sayesinde Mevlana'nin pamuk ellerine emanet edilmis gorunuyor. Daha ne kadar sansli olabilirim, ama su duruma bak. Neyse ki uyumuyorum cok sukur. Ama artik susmali. Niyet budur, Allah'a emanet...

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Cevap

Dun okudugum bloglari tek tek dolastim, her zaman her olayi onlardan ogrendigim bloglar simdi sus pus olmuslardi. Bir ben konusuyordum. Hala niye niye diye dolaniyordum, bir cevap bulabilme umidiyle. Yazdiklarima cevap Hakan'in sitesinden geldi. "Aslında hepimiz biriz,hem de herşey birdir; farklı gören göremeyen gözlerdedir.Gözlerini kapat ki gerçekten hakikatı göresin diyen O Mevlana’ya(K.s.) içten selamlarla." demisti. Vesile olusuna sukrediyorum.
Gozlerimi daha sik kapatmaya niyet ediyorum, kabul olur insallah...
Diger bir cevap da ntv'nin internet sayfasindan geldi. Şiddet sarmalı bir şekilde kırılmalıdır. "Mevlana'nın deyişiyle 'Kainata iki türlü bakış tarzı var: Muhalefet veya muhabbet nazarıyla bakmak'. Bütün insanlar arasındaki problemlerin temelinde sevgisizlik vardır. Halbuki tanrı aşk üzerine kainatı yaratmıştır. Hepimizin görevi, her yerde sevgi felsefesini hakim kılmaktır. Husumet yerine sevgiyi öne çıkarmalıyız, diyalogla, muhabbetle ve bilimle insanların cehaletini izale etmeliyiz."
Amin...

5 Mayıs 2009 Salı

Insan???

Gecen yazida insan halleri konmustu baslik, su anda insan yazmaya utaniyor ellerim. Dunyanin benden yaratildigina inanan ben, Allah'in adaletine inanamadigi gunlerde bile kendini inandirabilen bu kucuk ben, her seyin bir nedeni oldugunu gonulden bilen bu miniminnacik ben, utaniyorum. Nefes alamiyorum, konusamiyorum, konusurken kalbimin dibine cokmus tas yakiyor, sizim sizim sizlatiyor. Neyi gormem gerektigi icin gitti onca can? Neyi goremedim de gitti bu katliamda?
Neyimi gosteriyor bu katliam? Katledenler kim? Nezaman cizdim onlari bu hayata, neden ?
Katlettikleri kim, karnindaki canlar daha dunyaya gelmemis, dogmus bebeler anasiz kalan. Kimlerdi? Adaleti olan bu sistemde ne etmislerdi de boyle sonlanmisti hayatlari? Ayrilmislardi analarindan, konusamiyordu dilleri? Ne etmistim de televizyonu olmayan ben, gazete okumayan ben, birden bir misafirlikte kumandayi elime almis ve tam haber saatinde televizyonu bilmeden acmis ve bildigimi diyememistim.
Mirayla konusurken, o agzinda bir esyayi bana getirince annecim kopekler boyle getiriyor, biz insaniz biz ellerimizi kullaniyoruz diyordum. Utaniyorum, diyemiyorum, insan?
Yine mi Tanri'm sana guvenmedigimi gostermeye calisiyorsun acaba?
Milyon da bir de olsa guvenmeme oranim, var mi hala da icimde yaraya tuz basarcasina, akil almaz yurek kaldirmaz orneklerle gosteriyorsun, carpiyorsun kanli tokadi suratima. SENin eline kan yakismaz, o el benim elimdir, ne zaman buladim Tanrim ben elimi kana...???
Affet, hangi dusuncede yaratildiysa, hangi ofke de beslendiyse, hangi ayriligiNda guclendiyse...
Bu son olsun Tanri'm. Yoluna basimi koydum, kalbimi, kendimi koydum. Temizle Tanri'm bu kandan bu kucucuk bedeni.

1 Mayıs 2009 Cuma

Insan halleri

Dunden beri nefes alamiyorum. Swamiji'ye sorsam temizleniyorsun der. Bense Tanri'nin yoklugunda sasirmis bir insancik seklinde saga sola saldiriyorum. Tanri'nin varligi gibi yoklugununda oldugunu, maalesef vucudumun degisik hormonlar salgiladigi doneminde algilayamaz hale geliyorum. Sistem kendini kitliyor. Sonra ot, cop ne bulsam beni huzursuz ediyor. Niye okumuyormus, neden oyle bakmis, neden elini oraya koymus, niye oyle demis. Insanin ici kat kat parcalaniyor dogruyu bilip de uygulayamadiginda.
Allah'tan ne istesem bos, bana bunu uygun gormus bugun, iyisi mi kabul edeyim diyorum. Derin bir puff cikiyor yuregimden biraz aydinlandigini hissediyorum etrafimin, icimin aynasi. Yine de parcali bulutluyum, yagmur yagmaz artik, gok de gurlemez ama, deli deli esme olasiligi pusuda beklemede.
Yarin gunes acar gibi bir his de var icimde. Hadi bakalim...