22 Mart 2010 Pazartesi

Haber

Uzun sayilmayan 18 aylik bir surecin sonucunda Kanada oturma iznimizi verdi.
Bu surecte once huzurun orda, burda olmadigini icimde oldugunu ogrendim.
Kendimi gitmek zorunda hissettigim halimden, hayirlisiysa giderim degilse kalirim ve yine de bir guzel huzur icinde yasarim'a gectim.
Gelecegi dusunerek yasama, bugun elinde ne varsa onu yasa'yi pek cok defa tecrube ettim. Gelecege yatirim yapip durursan bombos bir elle simdi'de kalabilirsini ise derinden anladim.
Bugun haber aldigimda sevinmedim bile, ayniydim, huzurlu, dingin, sakin.
Dun annem Meryem Ana'daydi, mum dikmisti benim icin ben dua etmistim. Hayirli cevaplar gelsin, evet veya hayir cevabi farketmez, neyse hayirlisi olsun.
Ama surec benim merakli halimi cok torpuleyemedi. Hala o site benim bu site senin acaba ne zaman haber gelecek diye dolandim durdum gecen gunlerde :)

Bugun sadece bu var yazabilecegim. Kimbilir bu surec daha neler neler ogretecek bana akarken.

6 Mart 2010 Cumartesi

Niye Oynuyoruz?

Kuzenim Amerika'da psikoloji egitimi gorup cocuk terapisti oldu. Uzmanlik alanlarindan biri de oyun terapisi. Cok derin ve detayli bir konu ama ozetle cocugu oyuncak dolu bir odaya aliyorlar. Terapist ve cocuk odada oyun oynamaya basliyor. Oyuncaklari ve oynamak istedigi oyunu cocuk seciyor. Terapistte onun oyununa eslik ediyor. Seanstan sonra seansin video kaydi (aslen boyle olup, bazi uygulamalarda kayit kullanilmiyor) terapist tarafindan seyredilip cocugun analizi yapiliyor. Bu terapi sayesinde cocugun kac yasinda ne travmasi gecirdigi saptaniyor ve o ortam ayarlaniyor yeniden cocugun etrafinda. Mesela cocugun sectigi oyuncaklardan cocugun 2 yasinda bir travma gecirdigi tespit ediliyor ve aileye o donemde cocugun oynadigi oyuncaklarin, emiyorsa emzigin, su ictigi bardagin vs vs bir takim hatirlaticilarin evda etrafinda olmasi saglaniyor. Cocuk yapay olarak 2 yasindaki ortama donduruluyor ve terapi seansiyla desteklenerek adim adim buyutuluyor. Su anda cocuk 7 yasindaysa 2 yasindan bugune kadar adim adim sifalandirarak geliniyor.
Birgun kuzenim bize geldi. O ve ben sohbet ederken Mira'nin salonun ortasindaki treni dikkatini cekti. Ne kadar guzel bir tren diye konusmaya basladi, yanina indi bakmaya, ben de ona gostermek icin yanina oturdum. Tarif ettim, bak iste soyle konuyor, sonra suraya basiliyor, sonra soyle ray degistirebiliyor derken, trene elim carpti. Tren devrildi, ben kaldirmaya calistim, kaldiramadim, bir daha devrildi, kufur etmeyen ve bunu da sevmeyen ben, ayy ne gerizekaliyim, ay ne gerizekaliyim deyip durdum arka arkaya ve kendimi kaybetmis gibiydim. Birden kendime geldim, kuzenim bana gulumsuyordu. Kufuru tekrarlayan ben degil babamdi, aslinda. Ben treni koyamadikca babam bana gerizekali misin sen diyordu icimde bir yerde, ben de onaylayip ay ne gerizekaliyim diyordum.
Muhtesem bir tecrube olmustu o gun, oyun terapisine ve etkisinin olaganustulugun dair.
Hepimiz oynarken aslimizi, yaralarimizi, zayifliklarimizi cikariyorduk. Ancak oynarken dalip, o zayifliklara gore oyuncak secip, ona gore oyun kurup oynuyorduk, sifalanabilmek icin.
Bu dunya ucsuz bucaksiz bir oyun alani, ici oyuncak dolu. Terapist ise (terapist bile degil artik adi) her daim seyrediyor, sadece seyrediyor.
Iste butun bunlar son gunlerde gorunduler hep beraber. Yazildilar, anlasildilar.