7 Ekim 2016 Cuma

Bitti


Doğan herşeyin bir gün öldüğü gercegini bir turlu kabul edemez ego. Hep sonsuza kadar yasayacagini sanar, Tanri'nin isigindan kendine pay bicip yaratildigindan. Kendisini O sanar hep. Hergun bundandir yedigi tokatlar.

17 Eylul 2008 Carsamba gunu dogdu bu blog. Icimden gelen yaz durtusuyle. Cok yazdim. Guldum yazdim, agladim yazdim, sordum yazdim. Kim olmadiklarimi yazdim ki kim oldugum kalsin geriye diye. Kim oldugumu yazamayacagimi bilerek, doktum ustume yapisan camurlari.

Bir sevdigim buyugum, gonlunu benim gibi Tanri yoluna acmis bir buyugum yazilanlar yazanlarin kustuklaridir demisti. Niye okuyayim ki baskasinin kustugunu. Cok agir ve anlamsiz gelmisti kulagima. Okumaya asik biri olarak itiraz etmedim buyugumdur diye sadece gulumsedim kibarca. Simdi bu cumleden 2 sene sonra anliyorum ne dedigini.

Ben olmak icin cikardim yazdim icimdeki herseyi. En son gecenlerde gelip niye geldim bir bakayim diyene kadar uzatmali sevgili gibiydik. Iki sene once ayrilmis gibiydik, ama arada biraraya geldik, hep o askin bittigini anlayip tekrar ayrilana kadar. Itiraf edeyim cok ozeldi buraya yazdigim anlar, tadi hala damagimda. Yazarken kesfettiklerim, yazarken terkettiklerim, yazarken kabul ettiklerim. Ama iste dogan hersey gibi bu da ölümle tanisiyor.

Bu yolculukta eslik edenlere gonulden minnettarliklarimi sunuyorum.
Askla kalin,

Arzuhan

21 Eylül 2016 Çarşamba

Öz'elden

Iki sene sonra ne getirdi beni buraya, arayip bulmak icin yaz bakalim Umaji.

Herseyden once seni Umaji yapan seyler neydi, burdalar mi hala? Hindistan askim, mantralarim, duzene giren meditasyonlar ve artan Swamiji ziyaretlerim. Uma'nin icini doldurmaya devam ediyorlar.

Oysa idealist tutunmalarim, olmazsa olmazlarim, yapilmadan olmazlarim birbir silindiler, silinmekteler.

Uma'nin saplantilari silindikce, dunyadaki yansimasi artti tuhaf birsekilde.  Dunyaya inanmayip, arkasinda yasarken duvarlarin, demlenirken kalbimin derinlerinde, amaca ulasilamadi. Kim oldugunu kimsesiz bilmek mumkun olmadi.

Iki sene once cikmaya karar verdim kuytularimdan, siginagimdan. En kendimi kaybedip, OLdugum yer cocuklarin yaniydi. Attim kendimi Mira'nin okuluna. Ogretmenlere yardim ediyorum diyordum soranlara, kimse bilmiyordu asil yardimin bana oldugunu. Cekilen sayisiz sayfa fotokopiler meditasyonum olmustu. Cok soz isittim niye dogru durust bir is yapmiyorsun diye. Beynimi bombos tutup, kalbimi doldurdugum isti pesinde oldugum is. Ister sokak supurmek olurdu, ister bulasikcilik. Ama icinde cocuk olmasi sartti.

Sonra cocuklara fransizca yardim etmeye basladim. Gozlerindeki sevgiyle erittiler hala buz kaliplariyle isgal edilmis kalbimin el degmeyen koselerini. Cok iyi olmus gibi duyuluyor ama sanma kolay oluyor. Eriyen buzlar sardi mi bedenini su degil lagva dersin. Ates gibi kopurur, volkan gibi patlarsin. Kendini yontmak en zor is. Caninin yanacagini bile bile dayamak o bicagin ucunu en hassas yerlerine.

Acidi acimasina ama dunyada olup, kendimi saklayip, kim oldugumu bilmeden ölüp gitme fikri benim icin acilarin en dayanilmazi. Gecen iki yilda iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir evlat, iyi bir abla olmayi da biraktim bir bir. Birakiyorum hala. Ben ben olmadiktan sonra iyi ne olursam olayim ne anlami var biliyorum artik.

Swamijinin sozu kalbime kazili. Sen öldüğünde cocugunun da ruya oldugunu anlayacaksin!

Allah her koseden destek oldu. Iyi eş olmaya calistikca darmadagin etti, kendime dondugumde aşık etti. Iyi anne olacagim diye didinirken, ne yapsan iyi olmayacaksinla tokatladi, kendime dondukce Mira'ya ayaklarinin ustunde durmasini ogretti, ogretiyor. Ben bildiklerimi ogretmeliyim ona saplantisindan cekip alip beni, onun annesi de babasi da once Sen'sinde demirletti.

Ben olaylarin ustune dusmezsem, dogru olmaz, yanlis anlasilirlar cope giderken, sevgiyle bakmaya izin verdiklerim, ilahi guzellikle vucut buldular hayatimda.

Bu siralar yine pek cok kart ver elimde. Bana beni, bana olmayan beni anlatip duran. Hala oyalandigim duraklar var. Emin olamadigim, binmeli miyim dedigim otobusler.

Kanada da duran vucuduma ragmen, saplanip kaldigim batakliklar.

Eskisi gibi takintili da degilim, aceleci de. Biliyorum buraya geldim Ben Kimim diye sormaya. Belki cok zaman gecti sen kimsin diye sorarak. Ama yine de biliyorum, varligimin bilincinde oldugum kadar derinden biliyorum, cevabi almadan ölmeyeceğim.

Hergun gidiyorum isimlerini hatirlayamadigim 130 cocugun yanina. O minik cocuk kalplerinde, daha henuz unutulmamis, bozulmamis, cogu yara almamis katkisiz sevgiye dokunmaya. O sevgiyle yikanmaya. Kana kana icmeye.

Ne cok temizlenecek, iyilesecek kosem var hala, sifa olsun insallah...