10 Aralık 2008 Çarşamba

Aynalar

Bir bayram gezmesindeydik. Bayram isin adi, yoksa kutlanacak bir bayramimiz yok bizim.
Bir kanserin ucundan donmus akrabam, kocasini sikayet ediyordu. Kirk sene sigara tiryakiliginden sonra, kanser olmasinin ilk sebebi bu tiryakiligiydi. Ve mutlaka sigarayi birakmasi gerekiyordu. Biraktin mi dedim, bir iki tane iciyorum dedi. Sonra esinin nasil ona hic destek olmadigindan serzeniste bulunarak, bunca yillik tiryakiyim, onumde icme cik disarda ic diyorum, once cikti, sonra yine gozumun onunde yakti bir sigara, diyordu. Bunun adi sevgi mi, insan sevdigine boyle mi yapar, diyordu.
Tarife ve kafamizdaki kavramlara gore evet kocasi onu sevse boyle yapmazdi, en azindan onunde icmezdi. Sonra birden icimde bisey durttu, hic icimde tutamam. Peki sen kendini ne kadar seviyorsun, dedim. Kendini yeterince sevsen gunde bir iki tane sigarayi icmezdin. Sigara seni oldurebilir bunu gordun. Sustu. Kocasi ona aynalik ediyor, kendine olan sevgi-sevgisizligine isik tutuyordu. Disardaki insanlarin hayatlarinda olan bitenleri gormek goreceli olarak daha kolay. Oysa insanin kendisiyle yuzlesmesi, aynalarda kendine bakmasi ise ne cok zaman, ne cok hayat aliyor. Peki bu benim karsima neden cikmisti? Neyime ayna tutuyordu. Sevgi-sevgisizlik??? Ben kendimi ne kadar seviyorum ???

Hiç yorum yok: