22 Kasım 2008 Cumartesi

Vata gunleri

Ayurveda'ya gore herkes dogdugunda belli bir karisimla dogar. Bunlar belirli oranlarda olmak kaydiyla Vata, Pita ve Kapha olarak adlandirilir. Vata ruzgar elementi, Pita ates elementi, Kapha ise toprak elementidir. Uzun uzadiya burda bilgi verememekle beraber neden burdan girdim konuya cunku ben bir Vata Pita'yim. Ruzgar agirlikli bir dogam var ve ruzgarli gunlerde busbutun dagilirim. Topraklanmaya ihtiyacim var. Koklerimi salmaya. Pita ikinci agir basan elementim. Ruzgarli gunler de es kaza atesimi korukleyecek sekilde beslenmissem, o zaman seyreyle Rudra'nin ofkesini...
(Rudra: Shiva'nin ofkeli yuzu)Ruzgar alir ofkemi savurur bir elden digerine. Ya da ates almissa icim dur durak bilmez icimden cikan volkan. Akar akar, yakarak gecer herseyi. Yanmak sarttir bu yolda. Yanmadan olan gorulmemistir sonunda. Yangin devam etmekte uzun zamandir. Ilk hatirladigim 4 sene oncesi. Babama döndüm, gördüm, öldü, öldüm. O zamanlar yoktu icin neyse disin odur inancim. Bilmezdim. Simdi yasiyorum, bakinca goruyorum. Ben babamla öldüm. Yasayan birkac yerim kalmis demek ki kardesimle annemin gecirdigi trafik kazasinda öldüm. Tam ölememisim demek ki, sevgilinin esyalarini toplayip gittigi gun öldüm. Su isi bir adam gibi beceremedim, hala dolaniyorum, yarali bereli sargili sedyeli.
Kelimeler bos bos kovaliyor birbirini. Paragraflarin birinin digeriyle alakasi yok. Ama soyledim Vata agirlikli bu bedenin dogasi. Disarda lodos benim yerimde yeller esiyor. Bir ordayim bir kapi arkasinda.
Sevgili yoktu, babam yoktu, annem, kardesim yoktu. En islek caddelerden birinde karsidan karsiya geciyordum. Zaman durdu. Etraf gorulmemis bir grilik icinde boguluyordu. Nefesim cikmiyordu cigerlerimden. Biri bogazimi sıkıyordu. Sari dolmuslardan birinin on koltugunda kimi arayip eve gidince kendimi oldurecegimi soyleyecegim diye telefonuma bakiyordum. Sakam yoktu. Bir sehir ustumden geciyordu, uzuldugum bir gram sebebim yoktu. Eve gittim, nefes alamiyordum, cami actim asagiya baktim, cigerlerime nefes cekmeye calistikca cigerlerim daha da kuculuyordu. Camdan atlamakla bitmeyecegini anladim icimde olan seyin. Yaniyordum. Saatlerce evin icinde ordan oraya dolastim, en sonunda uyudum. Uyandigimda yaniyordum. Karnimdan yukari akiyordu yangin. Once karnima gelisini hissediyordum, sonra kalbimden geciyordu, bogazimi gecip de kafama gelince "iste simdi cildiracagim" diyordum. Yaniyordum. Sevgiliyi arayip agliyordum. Aglayinca yangin soner saniyordum, sonmuyordu. Zaman akti gecti, yangin cok seyi temizledi, temizlemeye devam ediyor. Bugun Lodos var, dun de vardi. Hizlandirir atesi. Yemek yememeye calisiyorum. Dusunmemeye calisiyorum. Bir yerden tutsam bulsam sebebi, esecegim deli deli, yakacagim gelip geceni, susuyorum. Sessizlik icimde, disimsa mecbur el pence. Shiva'nin bogazina sarilan yilan geliyor aklima. Zehir yukari cikmasin diye dokulen sut, yogurt, yag, bal geliyor aklima. Shiva geliyor aklima. Geri kalan hersey geri gidiyor. Shiva, yerle bir eden Tanri'm. Ortaligi kasip kavuran, ise yaramayanlari yikan savuran Tanri'm. Az kaldi biliyorum. Sana teslim oluyorum. Karin oluyorum, kizin oluyorum, kulun oluyorum. Sen HEP, ben burda O-luyorum.

Hiç yorum yok: