Kimsenin hayatini bilemem, ama benimkini ve bana yansiyan hayatlari bilebiliyorum ancak, bilmek aslinda cok derin kelime, gozleyebiliyorum diyebilirim belki de.
Birkac haftadir dunyevi bakis acisiyla bir guzel haber duymadim. Hastaliklar ve olumler her yanda.
Daha once yoklar miydi eminim vardilar, ama bu kadarina hayatim boyunca denk gelmemistim. Simdiki bilincimle sukurler olsun hicbir hastaliga hastalik, olume de kayip gozuyle bakmadigim icin baska turlu gozlemleme sansi veriyor Tanri.
Martin ilk haftasi sadece benim sinav haftam degil gibi bir icgoru icindeydim bugun. Yazmak istedim. Esimle konusuyordum bunu. Benim icin yillardir, eksikligini hissettigim bir tamamlanmamislik duygusunun sinavi girecegim. Oysa tam'im, hic eksilmedim. Bir diplomayla ben, ben'ligimden birsey eksiltmedigim gibi artirmayacagim da. Ama Tanri bu donem bunu uygun gordu, calistim, giriyorum simdi sinavlara. Icimde korku degil ama migde bulantisi ile karisik kaygilar var. Basarbilmek diye bir kelime gorunuyor silik, gri, titrek. Parlak, sari, canli degil. Babami animsiyorum. 15 gun calisarak kazandigim H.U Sosyoloji Bolumunu duyunca "senin yerinde olsam bosuna puanlarimi harcamazdim, kaydimi yaptirmayip seneye bir daha girerdim. Kazandigin okul mu, bolum mu?" gibi yorumlari aklima dusuyor. Mukemmelliyetciligini nasil da genetik olarak almisim. Bu kadar calistim, basarabilecek miyim? Basarmazsam ne olacak? Ne fark edecek? Kim icin farkedecek? Hayatimda verdigim en iyi kararlardan biriymis kaydimi o bolume, o zaman yaptirmak ve bunca aradan sonra bu sene yine geri donebilmek. Bitmesi gereken, yarim kalmis bir is var ortada. Gurudev'in DIN kisaltmasi vardir. Do it Now. Simdi bitirme zamani. Aklimda kalan grilikleri Nefes ile ufleyip, gunesi dogurma zamani.
Bu surec icinde annem bizde kalacak, ben Ankara'da. Annem damadinin yaninda dogru anneanneligi oynayabilmek icin, Mira ilk defa annesinden ayrilmayi, bu sure icinde onu kalbinde bulmanin ne demek oldugunu anlayabilmek icin bir sinav atlatacak kendi icinde. Esim kayinvalidesiyle gecirecek bu gunleri, kendi icindekilerle yuzlesecek. Kiziyla basbasa olacak babaligiyla yuzlesecek. Ben herkesten uzak olacagim, kendimle yuzlesecegim. Eger hala gecerliyse kime ne kadar bagli ya da bagimli oldugumu test edecegim. Kimi ne kadar kontrol ettigimi veya etmekte oldugumu gozleyecegim, veya durup kontrol etmeyecegim. Dunaynin, bu evin bensiz de donecegini gorecegim. Kayinvalidem saglik sorunlariyla yuzlesecek, acilarini, hayalkirikliklarini saglik sorunlarina cevirip ya onlari temizleyip yollayacak yerlerine, ya kabul edecek icinde, buyumek adina. Daha da cok sey var ama ozellik alanina girdigi icin yazamiyorum...
Neyse yani diyecegim su ki, Martin ilk haftasi cok koklu seyler oluyor. Ciddi temizlik var buralarda. Boylesine hic denk gelmedim.
Bir ara vakit bulunca da yazacagima dair kendime soz veriyorum. 23 Subat yani d.gunumun ertesi gunu, yani hastaligimin ertesi gunu, yani kayit yaptirdigim gun MahaShivaratri idi. Yani Shiva'nin yeryuzune inip Parvati (Uma) ile evlendigi gundu. Shiva yikim Tanrisi diye bilinen...
Ortaligi hep temizler, yanlislari yikar, yenileri insa edebilmemiz icin...
Ne Tesaduf !?!
27 Şubat 2009 Cuma
26 Şubat 2009 Perşembe
Hatirlatma
Niye yaziyorum, yazmak istedim yine. Yaz demisti icimde bir ses. Neyi diye dinlemeye calistigimda neyi yazacagimi bile bilmeden yaz demisti. Simdi durdugumda, icimdeki ses hala devam etmem gerektigine yonlendiriyor beni. Yazmak istedim, yazmaya basladigimin bir noktasinda, egomun yonlendirmesiyle beni okuyanlari gormek istedim. Ekledim bir arac cubugu, eklendi isimler ardi ardina. Yazdiklarim oylesine Ben'ceydi ki, bunlari paylasacagim bir kac kisi bulamazken yasadigim dunyada, yazdiklarimi kim ne yapsindi, icimden gecen. Ama yine de egom bak bakalim kim okur diye durtmustu beni. Icimin umurunda degildi, cunku inanci tamdi, disarda kimsenin olmadigina, herkesin icerde olduguna. Egomun oyununu seyrettim hep. Blogu actigimda kac kisi var diye bakisimi. Icimdeki hissi izledim. Biri eklendiginde, biri yorum yaptiginda. Sonra bunlari da oynayamadi egocum. Dustuler. Acikcasi boylesine oz'den misafirler beklemiyordum. Yine de hatirlamak hatirlatmak istedim. O guzelim bloglarlardaki o guzelim resimleri koyamiyor benim elim, o guzelim bloglardaki o guzelim edebiyati yapamiyor artik benim dilim. Bir ASK var bildigim, bir de ardi ardina dusen oyunlarim. Guncemin nedeni oyunlarimi yaza yaza bitirmek. Oyunlar bittikce, icim bosaldikca dolani yazmak, yazmakla dolmak. Bosalmak ve dolmak sonra Birlige doymak, dolmak, dolmak, tasmak ve okyanusun dibine inip bir daha cikmamak.
Yolculugumda eslik ettiginiz icin Ic'ten tesekkur ederim :)
Yolculugumda eslik ettiginiz icin Ic'ten tesekkur ederim :)
Nerdeyim ?
Kasim sonundan bu yana okuduklarim herhalde 5000 sayfa oldu. Ben nerdeyim ? Yazilanlarin yazildigi, okunanlarin bittigi, durdugum an'dayim.
Kasim sonundan beri Mira alisilagelmisin disinda eksikligini yasiyor annesiyle gecirdigi zamanin. Ben nerdeyim? Aslinda Mira'nin kalbinin dibindeyim, ama o 2.5 yasinin coskusuyla ellemek, koklamak, sarilmak, oynamak, oynamak, oynamak istiyor :)
Kasim sonundan beri esim odasinda, kah film seyrediyor, kah calisiyor, kah dolaniyor internette, ogrendikce ogreniyor. Ben nerdeyim? Sah damarindan daha yakindayim ama Avatar seyredelim dediginde yanibasinda belirenim. Tek simarikligimiz o kaldi bu surede.
Kasim sonundan beri, dile kolay... Vucudum cok yoruldu. Zihnim kayniyor. Kalbim dingin cogu zaman, ama basladi mi sallanmalar, cabuk denge kayboluyor son gunlerde.
Simdi blog cercevesinde yaziyorum, ilerde animsayacagim bunlara bakarsam.
Dogumgunumde nasil belim tutuk, bogazim sis, oksurerek uyandigimi ve kalkamadigimi.
O halde gecenin 2.30 unda otobusle 6 saatte nasil Ankara'ya gittigimi, 4 saat sonra yine 6 saat otobus yolculuguyla nasil Istanbul'a geri dondugumu.
Mira'nin tedirginlikle gece 7 kere uyandigini beni hic uyutmadigini.
Ertesi gunu Kanada Konsoloslugundan gelen mektubu.
Animsayacagim ve gulecegim.
Nasil sallaniyordum o zamanlar, simdi nasil durgunum diyecegim.
Ben nerdeyim? Ne gecmiste, ne gelecekte, parmaklarimin yazdigi yerdeydim.
Sukurler olsun tum hastaliklara, sukurler olsun ust uste gelen islere guclere, sukurler olsun cikan firsatlara. Sukurler olsun bunu bana yazdirtana, ve bu satirlari okuyup gonlunde bu asigi hatirlayan dostlara...
Prem OM
Kasim sonundan beri Mira alisilagelmisin disinda eksikligini yasiyor annesiyle gecirdigi zamanin. Ben nerdeyim? Aslinda Mira'nin kalbinin dibindeyim, ama o 2.5 yasinin coskusuyla ellemek, koklamak, sarilmak, oynamak, oynamak, oynamak istiyor :)
Kasim sonundan beri esim odasinda, kah film seyrediyor, kah calisiyor, kah dolaniyor internette, ogrendikce ogreniyor. Ben nerdeyim? Sah damarindan daha yakindayim ama Avatar seyredelim dediginde yanibasinda belirenim. Tek simarikligimiz o kaldi bu surede.
Kasim sonundan beri, dile kolay... Vucudum cok yoruldu. Zihnim kayniyor. Kalbim dingin cogu zaman, ama basladi mi sallanmalar, cabuk denge kayboluyor son gunlerde.
Simdi blog cercevesinde yaziyorum, ilerde animsayacagim bunlara bakarsam.
Dogumgunumde nasil belim tutuk, bogazim sis, oksurerek uyandigimi ve kalkamadigimi.
O halde gecenin 2.30 unda otobusle 6 saatte nasil Ankara'ya gittigimi, 4 saat sonra yine 6 saat otobus yolculuguyla nasil Istanbul'a geri dondugumu.
Mira'nin tedirginlikle gece 7 kere uyandigini beni hic uyutmadigini.
Ertesi gunu Kanada Konsoloslugundan gelen mektubu.
Animsayacagim ve gulecegim.
Nasil sallaniyordum o zamanlar, simdi nasil durgunum diyecegim.
Ben nerdeyim? Ne gecmiste, ne gelecekte, parmaklarimin yazdigi yerdeydim.
Sukurler olsun tum hastaliklara, sukurler olsun ust uste gelen islere guclere, sukurler olsun cikan firsatlara. Sukurler olsun bunu bana yazdirtana, ve bu satirlari okuyup gonlunde bu asigi hatirlayan dostlara...
Prem OM
9 Şubat 2009 Pazartesi
Aynanin Parcalari
Hayatim boyunca mutlaka hangi sehirde, hangi ulkede bulundugum farketmeksizin, herkesin bir tanidigina benzetildim :) Hep gulumsedim, yok o ben degil dedim.
Hindistan'a gittigim ilk sene ashram'a yerlesmek uzere telasla bir oraya bir buraya kosarken, kalacagim odanin bulundugu katta -daha sonralari daha iyi taniyacagim- Radhaji ile karsilastim. Piril piril gozleriyle cin gibi bakan, zehir gibi bir kadindir Radha. O'nunla tanismayip gorseniz sadece, yine de anlarsiniz nasil akilli oldugunu, fiskirir sanki zekasi o yuvarlak kafatasindan. Radha zeki oldugu kadar da meraklidir. Herkesi tanir, herkes hakkinda bilinebilecek herseyi bilir, ogrenmistir, ogrenmeye her daim heveslidir cunku. Neyse sanirim Radhaji'yi anlatabildim. Karsilastigimiz anda bana "Welcome back" dedi, yani guzel turkce ile soylemek gerekirse "Yeniden hosgeldin". Ben saskin bir sekilde bakip, yine gulumsedim, "tesekkur ederim ama ben ilk defa geldim" dedim. Radhaji kendinden o kadar emindi ki, ben bir an tereddut ettim, bir onceki sene burda miydim diye. Gerci bir onceki sene hep Hindistan'daydim mannen, ama Allah nasip etmemisti gitmemi. Ben tabi israrci olup, yok degildim deyince, Radhaji mecbur kaldi, inanmaz bir sekilde kabul etmeye.
Aradan bir iki ay daha gecmisti. Postanenin yan odasinda gorevli calisan, ayni zamanda da Sanskritce ogreten Swami Hamsananda'nin derslerine katiliyordum hergun. Once cay saatimiz vardi. Dua edip, cay icip tatli yiyiyorduk, sonra da derse basliyorduk. Swamiji yaziyordu ogrencegimiz satiri biz ilkokul 1 deki gibi butun sayfayi dolduruyorduk o satirla :) Arada Swamiji'nin misafirleri de gelir, cay saatine katilir, biz derse baslarken de giderlerdi. Bir kere bir misafiri gelmisti guneyden. Bankada calisan biri. Ben kafami deftere gommusum, harfleri duzgun yazabilme cabasi icinde kaybolmusken, adamcagiz surekli bana bakip hayretlerle Swamiji'ye donup birseyler konusuyordu. Swamiji'de bana bakip kis kis guluyordu. Sonunda dayanamayip "Ne oldu Swamiji, neden guluyorsunuz?" diye sordugumda, misafirinin beni gecen sene bankada gordugunu ve bundan cok emin oldugunu soyledigini iletti. Ben guldum yine, "herkes beni birisine benzetir zaten" dedim. Sonra Swamiji "You're all-pervading!" (Hindistan'da Tanri'nin sifatlarindan biridir. Dort bir yana yayilmisligini anlatir"diye espri yapip misafiriyle konusmasina devam etti.
Bir kac hafta sonra benim hocam Swami Muktananda'nin dersi icin kapinin onunde bekliyorduk. Kapi kilitli oldugu icin mecburi ve keyfi bir Ganj'a bakarak dalma seansi icindeydik. Italyan cok guzel bir kadin vardi Swamiji'nin dersine gelen. Yanima gelip oturdu, sohbet etmeye basladik. Sanki sohbetimiz yarida kalmis, ve ben onu taniyormusum gibi konusuyordu. Bu sene de sunu yapiyorum gibi bilgi vererek yani. Hani gecen sene ne yaptigini biliyorum ya! Ben de durumu farkedip, beni biriyle karistirdin sanirim dedim gulerek. "Yoo, sen gecen sene de burdaydin, tanismistik ya" diye emin emin cevap verince ben yine gulumsedim, "yok beni benzettiniz, ben ilk defa geliyorum" diye duzeltmek zorunda kaldim.
Bu orneklerin hepsini yazmakla bitmeyecek ama yakinlarda olan iki ornegi de soyleyip konuyu kapatiyorum.
Cok sevdigim, yazilarini bayilarak okudugum bir yazar, bloguna biraktigim yorumla benim blogumdan haberdar oldu. O da benim yazilarimi takip etmeye basladi. Sonra birgun yazdigi bir yazi ile ilgili ozel bir yorum yapmak istedigim icin, emailine yolladim yorumumu. Tabii haliyle Hindistan'da verilmis ismim Uma degil de, ailemin verdigi isimle gitti email. Sonra bu sevgili arkadasin icine kurt dusurdum, cunku o bir suredir baska bir blogu ben yaziyorum diye takip ediyormus. Daha acik soylemeye calisayim. "Ben kimim guncesini" yazan ben, sadece bu blogu yaziyorum, ama o baska bir blogda kiziyla ilgili yazilar yazan bir bayani da ben saniyormus, ve ikimiz BIRiz diye takip etmeye devam etmis. Sonra benim aile ismimle email gidince dusundukleri dagilmis. Cunku o annenin ismiyle benimki ayni degil. Bu sefer de orda da baska bir isimle mi yaziyorum diye konuyu bana acti. Beraber cok gulduk :)
Bugun de yine cok sevdigim bir yazar, yine cok sevdigim bir yazarla beni BIR sanmis, karmasa oldu, ben yine bir aciklama yazdim, kimsenin kafasi karismasin diye.
Simdi butun bunlarin sonunda nereye baglanacagiz ? :)
Ister bedenen, ister zihnen olsun, ister yuzumun gulumsemesi, ister kalemimin ciziktirmesi olsun, su anda bu yaziyi yazan kisiyi birilerine benzetip yine "ben" sananlar, aslinda butunlugu bilen, goren insanlar bence. Cunku o ashramda kalan da BEN, bankadaki de BEN, bu blogu yazan da BEN, digerini yazan da BEN. Herkim ki ayri sanar, (ki bu nacizane surekli aciklama yaparak ayrilik yaratandir) yanilginin en buyugunu yasar. Ne sen var, ne ben ...Hepimiz kirilmis bir aynanin birer parcasiyiz ve sadece O'nu yansitiyoruz.
BEN'lik bilinciyle, ve bu vucuda O'nun mabedi gozuyle bakmaya calisan bu Uma, bu anilarda andigi herkese sukranlarini yolluyor, O'nun BIRligini gosterdiginiz icin...
PREM OM!
Hindistan'a gittigim ilk sene ashram'a yerlesmek uzere telasla bir oraya bir buraya kosarken, kalacagim odanin bulundugu katta -daha sonralari daha iyi taniyacagim- Radhaji ile karsilastim. Piril piril gozleriyle cin gibi bakan, zehir gibi bir kadindir Radha. O'nunla tanismayip gorseniz sadece, yine de anlarsiniz nasil akilli oldugunu, fiskirir sanki zekasi o yuvarlak kafatasindan. Radha zeki oldugu kadar da meraklidir. Herkesi tanir, herkes hakkinda bilinebilecek herseyi bilir, ogrenmistir, ogrenmeye her daim heveslidir cunku. Neyse sanirim Radhaji'yi anlatabildim. Karsilastigimiz anda bana "Welcome back" dedi, yani guzel turkce ile soylemek gerekirse "Yeniden hosgeldin". Ben saskin bir sekilde bakip, yine gulumsedim, "tesekkur ederim ama ben ilk defa geldim" dedim. Radhaji kendinden o kadar emindi ki, ben bir an tereddut ettim, bir onceki sene burda miydim diye. Gerci bir onceki sene hep Hindistan'daydim mannen, ama Allah nasip etmemisti gitmemi. Ben tabi israrci olup, yok degildim deyince, Radhaji mecbur kaldi, inanmaz bir sekilde kabul etmeye.
Aradan bir iki ay daha gecmisti. Postanenin yan odasinda gorevli calisan, ayni zamanda da Sanskritce ogreten Swami Hamsananda'nin derslerine katiliyordum hergun. Once cay saatimiz vardi. Dua edip, cay icip tatli yiyiyorduk, sonra da derse basliyorduk. Swamiji yaziyordu ogrencegimiz satiri biz ilkokul 1 deki gibi butun sayfayi dolduruyorduk o satirla :) Arada Swamiji'nin misafirleri de gelir, cay saatine katilir, biz derse baslarken de giderlerdi. Bir kere bir misafiri gelmisti guneyden. Bankada calisan biri. Ben kafami deftere gommusum, harfleri duzgun yazabilme cabasi icinde kaybolmusken, adamcagiz surekli bana bakip hayretlerle Swamiji'ye donup birseyler konusuyordu. Swamiji'de bana bakip kis kis guluyordu. Sonunda dayanamayip "Ne oldu Swamiji, neden guluyorsunuz?" diye sordugumda, misafirinin beni gecen sene bankada gordugunu ve bundan cok emin oldugunu soyledigini iletti. Ben guldum yine, "herkes beni birisine benzetir zaten" dedim. Sonra Swamiji "You're all-pervading!" (Hindistan'da Tanri'nin sifatlarindan biridir. Dort bir yana yayilmisligini anlatir"diye espri yapip misafiriyle konusmasina devam etti.
Bir kac hafta sonra benim hocam Swami Muktananda'nin dersi icin kapinin onunde bekliyorduk. Kapi kilitli oldugu icin mecburi ve keyfi bir Ganj'a bakarak dalma seansi icindeydik. Italyan cok guzel bir kadin vardi Swamiji'nin dersine gelen. Yanima gelip oturdu, sohbet etmeye basladik. Sanki sohbetimiz yarida kalmis, ve ben onu taniyormusum gibi konusuyordu. Bu sene de sunu yapiyorum gibi bilgi vererek yani. Hani gecen sene ne yaptigini biliyorum ya! Ben de durumu farkedip, beni biriyle karistirdin sanirim dedim gulerek. "Yoo, sen gecen sene de burdaydin, tanismistik ya" diye emin emin cevap verince ben yine gulumsedim, "yok beni benzettiniz, ben ilk defa geliyorum" diye duzeltmek zorunda kaldim.
Bu orneklerin hepsini yazmakla bitmeyecek ama yakinlarda olan iki ornegi de soyleyip konuyu kapatiyorum.
Cok sevdigim, yazilarini bayilarak okudugum bir yazar, bloguna biraktigim yorumla benim blogumdan haberdar oldu. O da benim yazilarimi takip etmeye basladi. Sonra birgun yazdigi bir yazi ile ilgili ozel bir yorum yapmak istedigim icin, emailine yolladim yorumumu. Tabii haliyle Hindistan'da verilmis ismim Uma degil de, ailemin verdigi isimle gitti email. Sonra bu sevgili arkadasin icine kurt dusurdum, cunku o bir suredir baska bir blogu ben yaziyorum diye takip ediyormus. Daha acik soylemeye calisayim. "Ben kimim guncesini" yazan ben, sadece bu blogu yaziyorum, ama o baska bir blogda kiziyla ilgili yazilar yazan bir bayani da ben saniyormus, ve ikimiz BIRiz diye takip etmeye devam etmis. Sonra benim aile ismimle email gidince dusundukleri dagilmis. Cunku o annenin ismiyle benimki ayni degil. Bu sefer de orda da baska bir isimle mi yaziyorum diye konuyu bana acti. Beraber cok gulduk :)
Bugun de yine cok sevdigim bir yazar, yine cok sevdigim bir yazarla beni BIR sanmis, karmasa oldu, ben yine bir aciklama yazdim, kimsenin kafasi karismasin diye.
Simdi butun bunlarin sonunda nereye baglanacagiz ? :)
Ister bedenen, ister zihnen olsun, ister yuzumun gulumsemesi, ister kalemimin ciziktirmesi olsun, su anda bu yaziyi yazan kisiyi birilerine benzetip yine "ben" sananlar, aslinda butunlugu bilen, goren insanlar bence. Cunku o ashramda kalan da BEN, bankadaki de BEN, bu blogu yazan da BEN, digerini yazan da BEN. Herkim ki ayri sanar, (ki bu nacizane surekli aciklama yaparak ayrilik yaratandir) yanilginin en buyugunu yasar. Ne sen var, ne ben ...Hepimiz kirilmis bir aynanin birer parcasiyiz ve sadece O'nu yansitiyoruz.
BEN'lik bilinciyle, ve bu vucuda O'nun mabedi gozuyle bakmaya calisan bu Uma, bu anilarda andigi herkese sukranlarini yolluyor, O'nun BIRligini gosterdiginiz icin...
PREM OM!
5 Şubat 2009 Perşembe
by Ram Tzu ( 10 )
Ram Tzu knows this....(Ram Tzu sunu biliyor)
You think (Saniyorsunuz ki)
Ram Tzu is talking (Ram Tzu)
About someone else. (Baskasi hakkinda konusuyor)
On adet tokati yazdim oohhh super rahatladim. Baskasi ne dusunur okurken bilemem ama ben en tokatlandiklarimi yazdim :) Yani Ram Tzu bu 10. siirinde yanildi sadece :))
Rishikesh'te minik bir kitapcida bulmustu cok sevgili bir arkadasim. Hepimizin ayaklari bir karis yerden yukarda gezdigi zamanlarda, kafa ustu yere cakip, sonra da burnumuzu yerde surtmustu bu nefis kitap.
Zen yayinlarindan cikmis, No Way for the spiritually "Advanced"
Arada okumak cok cok iyi geliyor :)
Tavsiye ederim diyecegim simdi, Ram Tzu bir daha tokatlar diye ellerim titriyor yazarken :) Kime ne tavsiye ediyorsun? Kim var saniyorsun? :)))
Veya sen mi tavsiye ettigini saniyorsun? :))
Bu liste uzaar gider.
Iyi geceler....
You think (Saniyorsunuz ki)
Ram Tzu is talking (Ram Tzu)
About someone else. (Baskasi hakkinda konusuyor)
On adet tokati yazdim oohhh super rahatladim. Baskasi ne dusunur okurken bilemem ama ben en tokatlandiklarimi yazdim :) Yani Ram Tzu bu 10. siirinde yanildi sadece :))
Rishikesh'te minik bir kitapcida bulmustu cok sevgili bir arkadasim. Hepimizin ayaklari bir karis yerden yukarda gezdigi zamanlarda, kafa ustu yere cakip, sonra da burnumuzu yerde surtmustu bu nefis kitap.
Zen yayinlarindan cikmis, No Way for the spiritually "Advanced"
Arada okumak cok cok iyi geliyor :)
Tavsiye ederim diyecegim simdi, Ram Tzu bir daha tokatlar diye ellerim titriyor yazarken :) Kime ne tavsiye ediyorsun? Kim var saniyorsun? :)))
Veya sen mi tavsiye ettigini saniyorsun? :))
Bu liste uzaar gider.
Iyi geceler....
by Ram Tzu ( 9 )
You think something's wrong (Birseyin yanlis oldugunu dusunuyorsun)
There must have been a mistake (Bir yanlis olmali)
You think things should be different (Olanlarin baska turlu olmasi gerektigini dusunuyorsun)
By different you mean better ( Baska turluden kastin, daha iyi olmasi)
And you're pretty sure (Ve bayagi eminsin)
You know what better is. (Iyinin ne olduguna dair)
You would eliminate (Ortadan kaldirabilirsin)
All the "bad" stuff (Butun "kotu" seyleri):
War (Savas)
Disease (Hastalik)
Suffering (Aci)
Famine (Kitlik)
Pollution (Hava kirliligi)
Would be good for starters (Yeni baslayanlar icin iyi olabilir)
Who could argue with that? (Kim buna itiraz edebilir?)
You would save cute animals (Sevimli hayvanlari kurtaracaksiniz)
You would ban bombs (Bombalari men edeceksiniz)
You would halt injustice (Adaletsizligi durduracaksiniz)
You would make everyone happy (Herkesi mutlu edeceksiniz)
Why not? (Neden olmasin?)
It could happen. (Olabilir)
And if it does, Ram Tzu knows this... (Ve eger olursa, Ram Tzu sunu biliyor)
God will be grateful (Tanri sukran duyacak)
For your help. (Yardimlariniza)
There must have been a mistake (Bir yanlis olmali)
You think things should be different (Olanlarin baska turlu olmasi gerektigini dusunuyorsun)
By different you mean better ( Baska turluden kastin, daha iyi olmasi)
And you're pretty sure (Ve bayagi eminsin)
You know what better is. (Iyinin ne olduguna dair)
You would eliminate (Ortadan kaldirabilirsin)
All the "bad" stuff (Butun "kotu" seyleri):
War (Savas)
Disease (Hastalik)
Suffering (Aci)
Famine (Kitlik)
Pollution (Hava kirliligi)
Would be good for starters (Yeni baslayanlar icin iyi olabilir)
Who could argue with that? (Kim buna itiraz edebilir?)
You would save cute animals (Sevimli hayvanlari kurtaracaksiniz)
You would ban bombs (Bombalari men edeceksiniz)
You would halt injustice (Adaletsizligi durduracaksiniz)
You would make everyone happy (Herkesi mutlu edeceksiniz)
Why not? (Neden olmasin?)
It could happen. (Olabilir)
And if it does, Ram Tzu knows this... (Ve eger olursa, Ram Tzu sunu biliyor)
God will be grateful (Tanri sukran duyacak)
For your help. (Yardimlariniza)
by Ram Tzu ( 8 )
You murder (Olduruyorsun)
Then eat (Sonra yiyorsun)
Plants
Instead of animals. (Hayvanlar yerine, bitkileri)
You believe that this (Inaniyorsun ki bu seni)
Brings you closer to God. (Tanri'ya daha da yaklastiracak)
It's a petty virtue (Onemsiz bir erdem)
But it makes you proud (Ama seni gururlandiriyor)
To be so pure (Saflastiriyor)
And so spiritual.(Cok ruhani yapiyor)
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu biliyor)
You're not what you eat (Sen ne yediysen o degil)
You're what God thinks (Tanri ne dusunduyse osun)
Then eat (Sonra yiyorsun)
Plants
Instead of animals. (Hayvanlar yerine, bitkileri)
You believe that this (Inaniyorsun ki bu seni)
Brings you closer to God. (Tanri'ya daha da yaklastiracak)
It's a petty virtue (Onemsiz bir erdem)
But it makes you proud (Ama seni gururlandiriyor)
To be so pure (Saflastiriyor)
And so spiritual.(Cok ruhani yapiyor)
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu biliyor)
You're not what you eat (Sen ne yediysen o degil)
You're what God thinks (Tanri ne dusunduyse osun)
by Ram Tzu ( 7 )
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu bilir)
Your life is a journey
In which
No one is going any were
Hayatiniz,
Kimsenin hicbir yere gitmedigi
bir yolculuk ...
Your life is a journey
In which
No one is going any were
Hayatiniz,
Kimsenin hicbir yere gitmedigi
bir yolculuk ...
by Ram Tzu ( 6 )
You believe in creative visualization (Yaratici goruntulemeye inaniyorsun)
But you can only extrapolate (Ama sadece tahminde bulunabilirsin)
From what you have already seen. (Simdiye kadar gorduklerini kullanarak)
You can't visualize Peace (Huzuru tahayyul edemezsin)
Only the absence of turmoil. (Kargasanin yoklugunu bilirsin)
You can't visualize Wholeness (Butunlugu tahayyul edemezsin)
Only the absence of fragmentation (Parcalanmanin yoklugunu bilirsin)
You can't visualize Love (Aski tahayyul edemezsin)
Only the absence of hate (Nefretin yoklugunda bilirsin)
You can't visualize Joy (Neseyi tahayyul edemezsin)
Only the absence of sorrow. (Kederin yoklugunda bilirsin)
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu bilir)
There can be Peace,
Wholeness, Harmony,
Love, Joy. (Huzur, Butunluk, Ahenk, Ask, Nese olabilir)
But not if you're there (Ama senin yoklugunda)
But you can only extrapolate (Ama sadece tahminde bulunabilirsin)
From what you have already seen. (Simdiye kadar gorduklerini kullanarak)
You can't visualize Peace (Huzuru tahayyul edemezsin)
Only the absence of turmoil. (Kargasanin yoklugunu bilirsin)
You can't visualize Wholeness (Butunlugu tahayyul edemezsin)
Only the absence of fragmentation (Parcalanmanin yoklugunu bilirsin)
You can't visualize Love (Aski tahayyul edemezsin)
Only the absence of hate (Nefretin yoklugunda bilirsin)
You can't visualize Joy (Neseyi tahayyul edemezsin)
Only the absence of sorrow. (Kederin yoklugunda bilirsin)
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu bilir)
There can be Peace,
Wholeness, Harmony,
Love, Joy. (Huzur, Butunluk, Ahenk, Ask, Nese olabilir)
But not if you're there (Ama senin yoklugunda)
by Ram Tzu ( 5 )
You disdain political power (Siyasi gucu kucumsuyorsun)
You're too ethereal for that. (Bunun icin cok duygulusun)
You scorn economic power (Ekonomik gucu asagaliyorsun)
You're too egalitarian for that. (Bunun icin cok esitlikcisin)
You abhor military power (Askeri gucten nefret ediyorsun)
You're too peaceful for that. (Bunun icin cok baris icindesin)
You like chi power, (Sen Chi gucunden)
Kundalini power, (Kundalini gucunden)
Prayer power, (Duanin gucunden)
The power of positive thinking. (Olumlu dusunce gucunden hoslaniyorsun)
You think there is a difference. (Ve aralarinda fark oldugunu dusunuyorsun)
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu bilir)
Egos needs fuel. (Egolarin yakita ihtiyaci var)
You're too ethereal for that. (Bunun icin cok duygulusun)
You scorn economic power (Ekonomik gucu asagaliyorsun)
You're too egalitarian for that. (Bunun icin cok esitlikcisin)
You abhor military power (Askeri gucten nefret ediyorsun)
You're too peaceful for that. (Bunun icin cok baris icindesin)
You like chi power, (Sen Chi gucunden)
Kundalini power, (Kundalini gucunden)
Prayer power, (Duanin gucunden)
The power of positive thinking. (Olumlu dusunce gucunden hoslaniyorsun)
You think there is a difference. (Ve aralarinda fark oldugunu dusunuyorsun)
Ram Tzu knows this... (Ram Tzu sunu bilir)
Egos needs fuel. (Egolarin yakita ihtiyaci var)
by Ram Tzu ( 4 )
Your Master told you (Ustan sana soyledi)
The way is to be
Without questions. (Hicbir soru sormadan OL'maktir yol)
Now you want to know, (Simdi ogrenmek istiyorsun)
How do you do that? (Bunu nasil yapacagini?)
The way is to be
Without questions. (Hicbir soru sormadan OL'maktir yol)
Now you want to know, (Simdi ogrenmek istiyorsun)
How do you do that? (Bunu nasil yapacagini?)
by Ram Tzu ( 3 )
Ram Tzu has a question for you (Ram Tzu'nun sana bir sorusu var)
If you don't define yourself (Eger kendini tanimlamazsan)
By what others think of you (Baskalarinin senin hakkinda dusunduklerine gore)
And (Ve)
You don't define yourself (Eger kendini tanimlamazsan)
By what you think of you. (Kendi hakkinda dusunduklerine gore)
What are you ? (Sen nesin?)
If you don't define yourself (Eger kendini tanimlamazsan)
By what others think of you (Baskalarinin senin hakkinda dusunduklerine gore)
And (Ve)
You don't define yourself (Eger kendini tanimlamazsan)
By what you think of you. (Kendi hakkinda dusunduklerine gore)
What are you ? (Sen nesin?)
by Ram Tzu ( 2 )
You stand at the edge (Ucurumun kenarinda durmussun)
Ready to throw your self in. (Kendini atmaya hazirsin)
What a shock to discover (Oysa kesfi ne buyuk bir sok)
There is no where to go (Gidecegin hicbir yer yok)
And no one to throw (Ve atacagin hickimse)
Ready to throw your self in. (Kendini atmaya hazirsin)
What a shock to discover (Oysa kesfi ne buyuk bir sok)
There is no where to go (Gidecegin hicbir yer yok)
And no one to throw (Ve atacagin hickimse)
by Ram Tzu ( 1 )
You can be seen sitting for hours (Saatlerce otururken goruyorum seni)
Palms turned to heaven (Avuc iclerin cennete donmus)
Eyes shut ( Gozlerin kapali )
Your breath even as it exits your nose. (Nefesin iki burun deliginden de esit cikiyor)
Your attention is focused. (Dikkatin odaklanmis)
You've been doing this for awhile now (Bunu bir suredir yapabiliyorsun artik)
You're getting good at it. (Bu konuda da oldukca iyi olmaya basladin)
At first you could barely sit five minutes (Baslangicta bes dakika bile oturamazken)
Now you can disappear for hours. (Simdi saatlerce kaybolabiliyorsun)
Ram Tzu has a question for you... (Ram Tzu'nun sana bir sorusu var)
Why do you come back (Neden geri geliyorsun ?)
* Tercume kadin gibidir, guzel olursa sadik olmaz, sadik olursa guzel olmaz.
** Ram Tzu'nun NO WAY for the Spritually "Advanced" kitabindan alintidir.
Palms turned to heaven (Avuc iclerin cennete donmus)
Eyes shut ( Gozlerin kapali )
Your breath even as it exits your nose. (Nefesin iki burun deliginden de esit cikiyor)
Your attention is focused. (Dikkatin odaklanmis)
You've been doing this for awhile now (Bunu bir suredir yapabiliyorsun artik)
You're getting good at it. (Bu konuda da oldukca iyi olmaya basladin)
At first you could barely sit five minutes (Baslangicta bes dakika bile oturamazken)
Now you can disappear for hours. (Simdi saatlerce kaybolabiliyorsun)
Ram Tzu has a question for you... (Ram Tzu'nun sana bir sorusu var)
Why do you come back (Neden geri geliyorsun ?)
* Tercume kadin gibidir, guzel olursa sadik olmaz, sadik olursa guzel olmaz.
** Ram Tzu'nun NO WAY for the Spritually "Advanced" kitabindan alintidir.
4 Şubat 2009 Çarşamba
SOS 329
SOS 329 Endustri Sosyolojisi dersim.
Boris Frankel'in Sanayi Sonrasi Utopyalar'i sorumlu oldugum kitaplardan biri.
Alanis Morissette - Under rug swept albumunden, Utopia...
Okudugum dersten anladiklarimi yazasim yok, ama bu olaganustu kadini dinleyesim var. Hazir konu Utopia iken :)
Kollarimi actim goge dogru, karsimda Gurudev ve Swamiji'nin fotograflari, icim titriyor, icimden bagira bagira soyluyorum sarkiyi... Bir yandan da gozlerim doluyor, hayati cok ciddiye almamak ve mutlu olarak, gulerek, oynayarak yasamak lazimmis diyorum. Beynim yanmis olabilir calismaktan ama ne mutlu boyle bir ara verme sansim var. Sukurler olsun sana ve verdigin herseye.
we'd gather around all in a room fasten our belts engage in dialogue
we'd all slow down rest without guilt not lie without fear disagree sans judgement
we would stay and respond and expand and include and allow and forgive and
enjoy and evolve and discern and inquire and accept and admit and divulge and
open and reach out and speak up
This is utopia this is my utopia
This is my ideal my end in sight
Utopia this is my utopia
This is my nirvana
My ultimate
we'd open our arms we'd all jump in we'd all coast down into safety nets
we would share and listen and support and welcome be propelled by passion
not invest in outcomes we would breathe and be charmed and amused by difference
be gentle and make room for every emotion
we'd provide forums we'd all speak out we'd all be heard we'd all feel seen
we'd rise post-obstacle more defined more grateful we would heal be humbled
and be unstoppable we'd hold close and let go and know when to do which we'd
release and disarm and stand up and feel safe
this is utopia this is my utopia
this is my ideal my end in sight
utopia this is my utopia
this is my nirvana
my ultimate
Boris Frankel'in Sanayi Sonrasi Utopyalar'i sorumlu oldugum kitaplardan biri.
Alanis Morissette - Under rug swept albumunden, Utopia...
Okudugum dersten anladiklarimi yazasim yok, ama bu olaganustu kadini dinleyesim var. Hazir konu Utopia iken :)
Kollarimi actim goge dogru, karsimda Gurudev ve Swamiji'nin fotograflari, icim titriyor, icimden bagira bagira soyluyorum sarkiyi... Bir yandan da gozlerim doluyor, hayati cok ciddiye almamak ve mutlu olarak, gulerek, oynayarak yasamak lazimmis diyorum. Beynim yanmis olabilir calismaktan ama ne mutlu boyle bir ara verme sansim var. Sukurler olsun sana ve verdigin herseye.
we'd gather around all in a room fasten our belts engage in dialogue
we'd all slow down rest without guilt not lie without fear disagree sans judgement
we would stay and respond and expand and include and allow and forgive and
enjoy and evolve and discern and inquire and accept and admit and divulge and
open and reach out and speak up
This is utopia this is my utopia
This is my ideal my end in sight
Utopia this is my utopia
This is my nirvana
My ultimate
we'd open our arms we'd all jump in we'd all coast down into safety nets
we would share and listen and support and welcome be propelled by passion
not invest in outcomes we would breathe and be charmed and amused by difference
be gentle and make room for every emotion
we'd provide forums we'd all speak out we'd all be heard we'd all feel seen
we'd rise post-obstacle more defined more grateful we would heal be humbled
and be unstoppable we'd hold close and let go and know when to do which we'd
release and disarm and stand up and feel safe
this is utopia this is my utopia
this is my ideal my end in sight
utopia this is my utopia
this is my nirvana
my ultimate
1 Şubat 2009 Pazar
Yankilar
Internet browser'imin uzerindeki blog folder'imin icindeki blog yazarlari...
Ben ne yasasam onlar nasil oluyor da onu yaziyorlar :)
Ben icimden sunu yazayim, iyice kalbime kazinsin dedigim seyleri nasil onlar hemen duyup yazmis oluyorlar :)
Bu kadar mi aleni oynanir artik oyun ah be SEVGILIM :)Maskeler dusuyor birer birer...
Her dusen maskenin ardindan gulen bir SEN, Mutlu Ol diyorsun sadece, MUTLU OL.
Ilahi varligimi unutmadan, akip giden bu guzel hayatta, sadece Mutlu Ol. Dusen maskeleri al eline, bak ici bos gozlere, gulumse. Mutlu Ol diyorsun, sadece Mutlu Ol, cunku o gozlerin hepsinden bakan Ben'im, O dillerin hepsinden konusan da Ben.
Mira'nin okulunda Mavis var. Mavi bir muhabbet kusu. Sinifta serbest birakiyorlar bazen, cocuklar seviniyorlar, sonra onu kafese koymak icin kovalayinca mavisin kalbi vucudundan cikacak gibi atiyor. Sahit oldum gecen gun tesadufen. Yuregimi sikistirdilar kerpetenle sanki onun atan yuregini gorunce. Burnumu dayadim cama, gozlerinin icine baktim. Dibine ama! Kalbi bir sure o hizla atmaya devam etti, ben icimi daha da sakilestirdim, ona bakmaya devam ettim, gulumsedim, gozlerimi, aslinda gonlumu ondan hic ayirmadim, sonra yanasti pencerede burnumun taa dibine. Camin bir tarafinda Mavis diger tarafinda onun gonlunde atan Ben. Tamamen sakinlestigimizde, goz kapaklarimiz suzule suzule kapaniyordu birbirine. Gozlerimiz yandan yandan bakiyordu gulerek. Mutlu Ol dedi, Mutlu Ol. Ne oldugun gercegini bil ve bu gercekle Mutlu Ol dedi. Maskeler, bedenler, dunyalar, yildizlar dusuyor, evren dusuyor. Mutlu Ol...Hayat sana daima gulecek....
Ben ne yasasam onlar nasil oluyor da onu yaziyorlar :)
Ben icimden sunu yazayim, iyice kalbime kazinsin dedigim seyleri nasil onlar hemen duyup yazmis oluyorlar :)
Bu kadar mi aleni oynanir artik oyun ah be SEVGILIM :)Maskeler dusuyor birer birer...
Her dusen maskenin ardindan gulen bir SEN, Mutlu Ol diyorsun sadece, MUTLU OL.
Ilahi varligimi unutmadan, akip giden bu guzel hayatta, sadece Mutlu Ol. Dusen maskeleri al eline, bak ici bos gozlere, gulumse. Mutlu Ol diyorsun, sadece Mutlu Ol, cunku o gozlerin hepsinden bakan Ben'im, O dillerin hepsinden konusan da Ben.
Mira'nin okulunda Mavis var. Mavi bir muhabbet kusu. Sinifta serbest birakiyorlar bazen, cocuklar seviniyorlar, sonra onu kafese koymak icin kovalayinca mavisin kalbi vucudundan cikacak gibi atiyor. Sahit oldum gecen gun tesadufen. Yuregimi sikistirdilar kerpetenle sanki onun atan yuregini gorunce. Burnumu dayadim cama, gozlerinin icine baktim. Dibine ama! Kalbi bir sure o hizla atmaya devam etti, ben icimi daha da sakilestirdim, ona bakmaya devam ettim, gulumsedim, gozlerimi, aslinda gonlumu ondan hic ayirmadim, sonra yanasti pencerede burnumun taa dibine. Camin bir tarafinda Mavis diger tarafinda onun gonlunde atan Ben. Tamamen sakinlestigimizde, goz kapaklarimiz suzule suzule kapaniyordu birbirine. Gozlerimiz yandan yandan bakiyordu gulerek. Mutlu Ol dedi, Mutlu Ol. Ne oldugun gercegini bil ve bu gercekle Mutlu Ol dedi. Maskeler, bedenler, dunyalar, yildizlar dusuyor, evren dusuyor. Mutlu Ol...Hayat sana daima gulecek....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)