20 Ocak 2011 Perşembe

Ruya

Yuruyorum ruyamda, bildigim sokaklarda, bilmedigim insanlar etrafimda. Yuzlerini hayatimda ilk kez goruyorum. Yuruyorum ve tam o sirada bir araba geciyor yanimdan islatiyor dizlerime kadar coraplarimi. Yuruyorum icimde bir kizginlik. Nerden cikti simdi bu araba islatti beni, eve geri donmek zorundayim, bu islak coraplarla gidemem hicbir yere bu sogukta.

Gozumu aciyorum, off ruyaymis, gec kalacagim diye telaslanmistim zira. Eve donup coraplari degistirmek gerekecekti.
Oysa bacaklarimdaki suyu nerdeyse uyandigimda bile hissetmistim.
Oysa kupkuru yatagimda tertemiz yatiyordum.
O sokak nerdeydi?
O tanimadigim yuzler?
Nerden bulmustum ki onlari ?
Uyuyordu bedenim ve uyandigimda bile arabaya olan kizginligim karnimin oralarda bir yerde duruyordu. Derin derin nefesler alip verdim. Pencereyi araladim, disarinin sogugu ayni ruyamdaki gibiydi. Kendime getirdi beni. Mutfaga gidip gune basladigimda karnimdaki o yakici his yavas yavas yok oldu, gunun ortasinda ruya animsanmiyordu bile.

Hindistan'daki rishiler yani gorenler bunu ruya alemi olarak adlandirmis ve uyaniklik alemi icin kullanmislar. Demisler ki ruyadayken nasil hersey gercek gibi, ama aslinda degil, bunu ancak uyaninca anlayabiliyoruz. Bu yasadigimiz alemin de ruya alemi oldugunu algilayabilmek icin derin uykuyu kullanabiliriz. Yani gun icinde bizim uyaniklik olarak adlandirdigimiz alemde de derin uykuda olduklarini hatirlatmislar kendilerine. Bir araba yanlarindan gecerken islatirsa dizlerine kadar coraplarini, derin uykudayim, ordayken ne araba var, ne su, ne de islanan coraplar demis yurumusler yollarina. Boyle boyle karinlarindaki o yakici his yasanmamaya baslanmis. Onlar derin uykuyu kullandikca gun icinde, ruya alemine birseyler olmus. Ruya alemindeyken ruyaci, ruya gordugunun farkinda olmaya baslamis. Ruyasina mudahele eder hale gelmis, veya ruyasini sadece izlemis, bilincle. Bunu yasamaya baslayan ruyacinin bu sefer de gunduzune birseyler olmaya baslamis. Normalde her daim yasanamayan, hasreti cekilen, yurekten bir sevinc ve huzur ince ince akmaya baslamis bu ana. Oyle alismis ki gun icinde ruyanin disinda ruyayi izlemeye, buz kalibindan olusan sureti okyanusun icinde erimis de erimis. Seyretmis eriyisini, ruyasini, oyununu. Sadece seyretmis. Yeterince olgunlasan meyve nasil dalindan duserse, yeterince eriyen buz nasil ki sudan ayirtedilemezse, o da gun gelmis ayiramamis. Ben'i Sen'den, iceriyi disaridan. Okyanusun derininde tuz var mi diye dalan ruyaci, yukari bir daha cikmamis haber vermeye...

2 yorum:

sufi dedi ki...

Yaşadığımızı sandığımız bu gün bir gün sonra nasıl rüya oluyorsa ben de her zorlandığım konuda kilit cümlem "BU DA GEÇER" oluyor.Develer nasıl rüzgara fırtınaya köpek havlamalarına aldırmadan yollarına devam ediyorsa O-na gitmek adım adım...Sevgilerimle.

Uma dedi ki...

Yol sonunda tekbasina bitecek, ama su anda seninle el ele O'na yurumek cok guzel :)