Descartes 1637 yilinda "dusunuyorum oyleyse varim" demis...
2002 yilina kadar hayatimda buyuk yeri varmis kendisinin. Descartes'in izinde yuruyen babam ve evde olamayacak kadar yogun olan annem sayesinde herseyi dusunmek zorunda olarak buyudum. Genetigimden gelmis olan dusunmenin onemi, yasadigim hayatla da pekistirilmisti.
2002 yilinda ne oldu peki ?
Dusunmeden duramayan zihnim oyle bir hale getirmisti ki beni, artik uykuda bile dusunuyordum. Sadece kendimi degil herkesi dusunuyordum. Sadece su anda onumde duran konuyu degil, olabilecek her olasiligi, yurunebilecek her yolu, dogabilecek her sonucu dusunuyordum. Isin suyunu cikarmistim yani. Anlattim eskiden biryerlerde, Reno'ya tatile gittigimizde, evinde kaldigim dede bir hapishanede rahip olarak gorev yapiyordu. Okumaya bayildigim ve o siralar gordugum herseyi okuyan ben, evdeki meditasyon dergilerini okumadan duramadi tabii. Sasirmistim yazanlara. Ilk defa okuyordum meditasyonla ilgili seyler. Rahip dedenin yonlendirmesiyle buldugum meditasyon dersinin hocasi benimle cok ilgilenmisti. Kendime cok sasiriyordum, hocayla ne konussak herseyi biliyordum. Hic okumadigim, bilmedigim konulardi oysa. Benim bu asiri ilgim sonucu, o da benimle ilgilendi. Ucuncu meditasyon seansindan sonra beni bir Zen Master'a goturdu. California'da yasiyordu master artik ve evine meditasyona gidiyordu insanlar. Gittik. Ben tabii cok heyecanliyim. Neler olacak, nasil biri, seksen tane soru zihnimde. Dusuncelerin biri geliyor, digeri gidiyor. Oturduk 5 kisi kadardik yanlis animsamiyorsam. Hoca dedi yuzunuzu duvara doneceksiniz. Gozleriniz yari aralik olacak. Ben o sirada icimden dua ediyorum insallah bir gulme krizine girmem. Cunku duvara donup oturmak fikri bile komik geliyor. Ve hoca beni sarsan cumlesini soyluyor; "ve hicbirsey dusunmeyeceksiniz" Bunun icin bir yontemi var. 1-2-3 diye 10'a kadar sayiyoruz. Dusunce gelince bastan basliyoruz saymaya. Ve baslatiyor meditasyonu. 1 saat ordayiz.
Sayiyorum 1-2-3 aklima bir sey geliyor. 1-2-3 baska birsey geliyor. 3'u gecemiyorum bir turlu. 1 saat boylelikle bitmek bilmiyor. Meditasyonun sonlandigini bildiren çanla yerlerimizde hareketleniyoruz. Sonra hocaya donup sorularimizi sorup konusuyoruz. Bekliyorum sirami. Herkes cikinca yanina gidip soruyorum. Senelerce bana dusunmen gerek diye ogretildi. Dusunmeden yaptigim hersey icin cezalandirildim nerdeyse. Simdi bu ne demek: dusunme! Nasil yasayacagim, dedim. Oyle olanaksizdi dusunmeden durmak.
Huzurlu sesi, dingin gozleriyle gulumseyerek bakti yuzume. Dusunce gercek degildir, dedi. Dusundugun seyleri dusun, ya gecmisi dusunursun veya gecmisteki seyleri, veya gelecege gider olmamis seyleri hayal edersin, dedi. Gecmisi degistiremeyecksin, gelecek ise henuz gelmedi ve nasil gelecegini bilmiyorsun. Senin gelecegi dusunmen iki tur zarar verir sana. Eger iyi dusunursen ve bekledigin gibi gelmezse, hayal kirikligina ugrarsin. Eger kotu dusunursen ve iyi gelirse, bu sefer de bugununu bos yere kotu gecirmis olursun. Gercek olan tek yer SU AN'dir. Dusunmeyi birakmalisin dedi.
2002 yilinda baslayan seruven bu sabah bu animi anlatirken gozume gorundu. Simdi hic dusunmuyor muyum? Gerektikce diyeyim. Plan yapmiyor muyum, engel olamadikca diyeyim. Gecmise gitmiyor muyum, anilar geldikce diyeyim. Anilarla yapilan gecmis seyahatlerimde de genelde bir seyler ogrenerek gecmisten geri geliyorum diyeyim.
O siralar Amerika'da kalmaya devam etmek istiyordum. Ne yapiyorsun diye sorunca bana master, burda yasamak istiyorum dedim. Gulumsedi, belki de ulkene donup bu ogrendiklerini, kendi ulkendekilerle paylasman gerek dedi.
Durgun denizde, dusuncelerden uzak, hersey nasil da gorunuyor kimbilir!
Askla...
8 yorum:
sevdim cok:)
:)
ülkendekilere anlatıyorsun... ve ben iyi ki, o ülkedeyim...
tanismasak bu kadar cok konusmayacaktim :)
cok guzel.. gene tam zamaninda geldi bana. kocaman optum seni :)
Selen hep burdasin :)
anlat sen hep okuruz biz buralardan:)
O izin verdikce :)
Yorum Gönder