15 Ağustos 2012 Çarşamba

Balon


Bu sabah Mira mutlu bir sabaha uyandi, mutlu kahvalti yapti, mutlu dolandi, mutlu oturup, mutlu kalkti. Mutludan kastim cok guluyor, cok zipliyor degil, huzurlu, memnun. Sonra ben camasirlari durup kaldirirken, dolapta bir torbanin icinde kaldirdigim bir iki balon, bir iki kalem ve yapistirilan parlak bir yildiz buldum.
Bir balon sectim sevdigi renkten bir tane de yapiskan yildizi aldim, hediye ettim. Cok sevindi onlari gordugune. Hemen balonu sisirttirdi babasina. Sonra biraz elinde dolandirdi, sonra ustune yildizi yapistirdi, ve bir saniye sonra yildizi oraya koymaktan hoslanmayip cikarmak istedi ve balon patladi!

Mira kendini kaybetti aglamaktan. Ben balon istiyorum. Ben balon istiyorum.

Mira balon mu istiyordu ?
Hayir balonun ona getirdigi o heyecan hissini geri istiyordu.
Balon gelmeden onceki huzur anini unutmustu, cunku o heyecanlar, o hizli kalp atislari hepimizin bagimliligi degil mi ?

Balon geldi bir ekstra iyilik hali getirdi, balona tutunduk. Balonu oldugu gibi begenmedik, ustune yildiz yapistirdik. Daha guzel olsun, bizim daha begendigimiz gibi olsun istedik. Sonra yildizi yapistirinca da memnun olmadik, yildizi cikarmak istedik. Ve balon patladi. Iste balon elimizden gidince de balon istiyorum diye agladik.

Bu hikayeyi kimbilir kac bin yildir yasiyoruz. O kadar cok yasadik ki, oyle cok biz oldu ki bu hikaye, cogumuz bunun bir hikaye oldugunu, bizim disimizda oldugunu, anlayamayacak kadar ozumsedi.

Oysa mutlulugumuz balona ait degildi. Balondan gelmemisti, peki neden balonun gitmesiyle mutsuz oluyorduk.
Zevk veren hersey, bir gun aci vermeye mecburdur.

Bu dunyayin kurulus prensibi bu. Sen beni bugun sevindirdiysen, sana olan bu bagimliligim sonucu senin yaptigin bir sey beni yarin uzecektir. Ama sevindigimiz anlari cok onemsemezken, aci anlarini cok ciddiye aliyoruz. Aci da bir ciddiyet var.

Mutluluk da aci da durmayi beceremedigimiz yerlerden. Ne mutluluk icinde durmak kolay ne de aci icinde. Inanmadiysaniz izleyin kendinizi. Kac dakika, kac saat, kac gun kesintisiz mutlu kabildiginize bakin. Sonra da aci geldiginde orda ne kadar kalabildiginize. Kalamiyorsaniz ikisinde de sizi ordan cikaran olaylara bakin. Mutluluktan sizi alikoyan sorunlara, acidan sizi kacirmaya calisan hayallere, umutlara mesela.

En buyuk is bu, bakabilmek. Cunku bakabilmek bir bilinc meselesi. SEN orda olmak zorundasin bakmak icin. Belki daha kendinle tanismadin bile. Bir ismin altina sakladin kendini kimi Ayse der, kimi Ahmet. Birakabilirsen simdi oyunu bir yana, cagirirsan kendini, Ahmet'in altindan cikip gelen Sen'i, Ayse'nin altinda cagirilmayi bekleyen, gorulmeyi bekleyen SEN'i, o zaman iste bakabilecegiz olan bitene. Seyredecegiz. Zaten iste bu butun mesele....

ASKla...

13 yorum:

Evren dedi ki...

Öfkeliyim bugün. Yakıp yıkıyorum, istiyorum ki, o benim balonum olsun, söndürsün beni. Olmuyor,o, öfkeyle söylediğim bi şeye takılı kalmış, yarının olası mutsuzluk hesaplarını yapıyor. Ben tek başına yatağa uzanmış öfkesine yenik balonunu ararken seni okuyup gülümsüyorum...öfkem duruluyor, onun yanına dönmek istiyorum. O ne halde bilmiyorum, kabul eder mi emin değilim, yanında uzanıp uykuya dalmak istiyorum.
Seni seviyorum

Uma dedi ki...

Kabul etmek mi ? Sen bir adim at O sana kosarak geliyor :)
ASKla kal :)

Selen dedi ki...

alev almis burasi, eski dingin zemin gitmis. yaniyorsan ne mutlu sana... opuyorum.

Pinhan dedi ki...

en vurucu yan da, balon yokken yaşanan gerçek mutluluğun, balonla gelen sahte mutlulukla kaybolması.. sahte olan er geç bitmeye mahkumdur değil mi Umaji..

Uma dedi ki...

Selen'cigim eskiden daha cok yaniyordum da dinginlige bakarak serinlemeye calisiyordum sanirim :) Simdi daha cok acildim, yaksin ne kaldiysa diye, yakiyor sagolsun :) Gel sen de :)

Uma dedi ki...

Pinhan'cim, kayboldu sanan o mutluluk bizim gercek dogamiz :) altin kolyedeki altin hic kaybolur mu?!
Evet baslayan hersey bitecek ama aslin asla kaybolmayacak :)

tutsak dedi ki...

Sen de az değilsin hani bütün bunları biliyor ken neden verdin o balonu şimdi... hadi balonu verdin de o yapışan yıldızı verdiğinde onun onu oraya yapıştırıpta beğenmeyeceğini bilmiyormuydun onu oradan sökmek isterken balonun patlayıp onu mutsuz edeceği senin bilgin dışında mı idi. Seni hain seni, seni sadist seni :)))). Ama ben bilirim seni hem dersini öğretip sonrasında onu yeniden mutlu edecek bir yol bulmuşsundur :)))))

Uma dedi ki...

"Ben" verir, verilenleri kullanma sekli ozgur irade degil mi tutsak'cigim :)

nilüfer dedi ki...

Samimiyette ozun
Sadakatte gonlun
Teslimiyette sozun
Sakli, iki gozum

Beslenmez acidan
Somurmez akildan 
Ezilmez hiddetten
Hatirlarsa nefsin, iki gozum

Oldugun noktaya vardiginda
O kapiyi c'aldiginda
Esigine uzandiginda
Unutma bunu, iki gozum
*düş
operim seni ozum, Mira'yi da pek cok :)

Uma dedi ki...

Gonlunun sozune kurban :) Biz de seni operiz

sufi dedi ki...

Ne kadarda denk düşmüş içinde bulunduğum duruma hayat içerisinde karşılaştığın ufak anekdot. Sahiplendiğimiz şeyler bizi üzer diye gezdim bir dönem. insan bildikleri ile imtihan olmadığı müddetçe anlayamıyor bildiğinin bilmek olup olmadığını. yaşayınca öğreniyorsun. bitiyorum hayır, 5 duyu ile kayıtlılığımızdan kurtulamadığımız müddetçe hep sahip olduğunu zan ettiklerimiz ile terbiye edilmeye devam edeceğiz gibi geliyor naçizane. Aşk İle.

Uma dedi ki...

Imtihanin zor biliyorum, ama oyle buyuk kiyak gecti ki hayat sana :) Goren goz versin Tanri duam senin icin. Allah sabir versin o ana kadar da.

Krishna Das'in bir hikayesini yazmistim ya bir iki post once nedense orada buldum seni simdi bu yorumu yazarken, oku istersen.

Ve her daim ASKla kal Can'cagizim...

Uma dedi ki...

Sufi'cigim birkac post once dedim ama taa Marttaymis megersem, bu da linki http://benkimimguncesi.blogspot.ca/2012/03/herkes-burda-simdi.html