26 Mart 2012 Pazartesi

Annemden sonra



Beklenen gun geldi catti, annem taa uzaklardan kalkti bizi ziyarete geldi. Hem de tam bir ay. Gelisinden once pek cok senaryo gecti hayalci zihnimden. Kavgasiz, acisiz, aglamasiz insallah bir bir ay geciririm diye umit ediyordum. Ama icimdeki "anneme yasatmak istiyorum" gudusu oyle baskindi ki, israr israr ustune, en sonunda biletine bile ben on ayak olup, belirledik tarihi. Yasatmak istiyorum da neyi yasatmakdi acaba. Sagligi sihhati yerindeyken, parkta oturmak, gole bakmak, sohbet etmek kahve yaninda, durmak, bazen hicbir sey yapmamak, sadece olmak.

Birinci haftanin sonuna dogru bir gerginlik yasariz diye dusunuyordum hep. Ancak gelmeden bir kac gun once gonlumden soyle birsey cikti. Kahvalti sofrasindaydik. "Anneme cok cektirdim, gelse de soyle bir rahat ettirsem." Esim saskin bir sekilde yuzume bakti. Nasil yani? dedi. Sen ne cektirdn, asil o sana cok cektirmis. Yok degil, dedim. "O bana yaptiklarini yaparken, ne yaptigini bilmiyordu. Elinden gelenin en iyisini yapmaya calisiyordu bilakis." Ama onun da gecmisi oyle aci dolu, oyle agir, oyle karanlikti ki, oralardan siyrilip da "annelik" yapmak kolay degildi. Tecrubeyle sabitti... O bilmeden yapti yaptiklarini, ama ben 15 yildir onu her gordugumde, ya bir laf soktum, ya olay cikardim, ya kavga ettim, ya sucladim. Kadin yanimda iki dakika rahat oturup, iki kelime gonlunce konusamiyordu. Her cumlenin sonunda olayi bambaska bir yere cekip goturme olasilgi olan bir kizi vardi karsisinda, gozlerini dikmis agzindan cikan her kelimeyi mercek altinda inceleyen. Annemin hic sucu yoktu, ama ben cok sucluydum, cunku ne yaptiysam bilerek yapmistim. Bilerek kavga etmis, bilerek suclamis, bilerek kizmistim. Hersey bilerekdi. Ve gonul bu sefer o gunlerin tekrar etmemesini dilemisti. Annemi mutlu, huzurlu, rahat, keyfi yerinde gormek istemisti. Benim zihnimse olaya hala tedirgin bakiyordu.

Bir hafta gecti, iki hafta gecti, uc hafta gecti. Herkes huzurlu herkes mutluydu.
Gordum ki herkes kendi yolunda aktiginda huzuru bozacak hicbirsey yokmus.
Annem de ben de cok degismistik. Yaptigim herseyin farkindaydi, benimle gurur duyuyordu, onurlandiriyordu, destek oluyordu, anliyordu, yanimda duruyordu, gelip gelip sariliyordu. Anladim ki once Tanriyi istersen, hayatina once O'nu koyarsan, Tanri sana herseyi oluk oluk veriyordu.

Ben her cumlede atlamadim, seyrettim, hicbir heyecanim, telasim, atesim, duygusallagim yoktu. Bir bulut gibi, bir gunes gibi, ne bileyim ne gibi, disardan gulumseyerek seyrettim butun bir zaman. Disarda olunca kalbine hicbirseyin degmedigini gordum. Disardaydim da alakasiz, duygusuz, korunmak icin de degil. Gercekten ol'dugum yerdeydim. Ve filmi seyrettim bastan sona.

Gordum ki herkesin oynadigi rolu duzeltmeye calismak ne de sacmaymis. Ben dogru yerimde durunca, annemin ne kadar da mukemmel bir anne oldugunu gordum. Dunyanin butun annelerini getirseler ben yine onu secerdim benim annem olmasi icin.

Canim annem, guzel annem, bunca sene boyunca benim cirkin zehirli bir tirtildan kelebege donusmemi kah seyretti, kah zehirlendi, kah yarlanip berelendi. Bu yolculugun en sadik yoldaslarindan biriydi. Yoklugu bile varliginin isaretiydi. Tanrinin ta kendisi gibi.

Bir yemek sirasinda Mira annemle birsey konusurken, sen Tanri'sin dedi. Annem bildigi kadariyla gulumseyerek bakti. Bense gordugumu anlatmaya bile calisamam!

Ozetle sunu soyleyebilirim, komur sandigim ne cok elmas tutuyormusum avuclarimda.
Ve ne kadar cok sukretsem azdir bu hayatta...

Geldiginde gelmis gibi hissetmedigim annem, biraz once gitti, gidiyor gibi hissetmiyordum. Ta ki Mira " anneanne gitme! sen hic gitme, ben seni cok seviyorum" diyene kadar. Soyle bir sulandi gozlerim. Mira'nin askini gorunce, annemin yureginin sizisini duyunca. Anneanne hic gitmedi, annem hep burda, ta kalbimin icinde, hep oldugu yerde... Ama bu yasadigimiz bir ay Tanri'nin bana bir lutfuydu. Hayatimda boyle bir ay gecirmemistim annemle.

ASK'sin sen...

7 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

ahhhh dedi yüreğim.
acaba dedim annem hayatta olsaydı, neler olurdu. onu affettiğimi düşünsem de söylesem de ne kadar gerçekti bu. ama beynim anlamıştı. birkaç aylık bir bebeği babasına vermesini. sadece 4 yıllı kalan ömrünü hissetmiş olmalı, ki beni emin ellere bıraktı. ona alışmışken ölüp gitseydi ben ne yapacaktım?
bunu bilmek, kırgınlığıma ne kadar merhem oldu bilmiyorum?
ama gidebilmek zor olanıdır dedi bir gün içim ve acı çekmek, o kendi gibi olma cesaretini göstererek bugünkü bene katkıda bulundu organik katkısının yanında.
ama merak ediyorum şimdi tam da karşımda olsaydı?

Uma dedi ki...

Gugukcum iyi ki yazdin, neyi bildim biliyor musun iyice. Karsimdaki annem karsimda degildi hic, hep icimdeydi. Yanimda gidecegi icin karni agrirken sasiriyordum neden acaba diye cunku hep burda. Ve ben biliyorum, eger sen bu bilince erdiysen, bir gun annenin hep seninle oldugunu da goreceksin belki sadece kalbinle degil, gozlerinle de. Krishna Das ve Neem Karoli Baba'nin hikayesini duydun mu hic? Duymadiysan anlatayim, haber et :) Askla...

guguk kuşu dedi ki...

bilmiyorum umacım hadi anlat:D

beste dedi ki...

booooo aglama efekti toksinlerimden kurtuldum degil mi? bende son gelisimde benzer bir durum yasadim annemle ama daha yolu var sanirim darisi basima:)

Uma dedi ki...

agla agla atiyoruz oylece zehirlerimizi :) darisi basina elbet :)

Brajeshwari dedi ki...

ağlattın yahu:)

Uma dedi ki...

nerene dokundu kimbilir :) opuyorum gozyaslarindan :)