Ilk Hindistan'a gidisim ile oylesine mucizeler yasanmisti ki hayatimda, ne ben artik eski bendim, ne de hayati oyle gorebiliyordum. Onceki yazilarda vardi, esimle evlenmeye karar verisimiz. O surecte oyle bir dusuverdim ki dunyanin icine, gelinligim nasil olacak, dugun nerde olacak, kardes ne giyecek, sevgili kravat takmayacaksa gomlek ne renk olacak... :(
Ve ben bu kosusturmaca icinde artik hic oturup Ben'ligime gomulemez olmustum. Sesini duyuyordum duymasina, konusuyordum konusmasina, ama o Hindistan'da baslayan vucudun limitlerinden cikip genisleme hallerini, ucuncu gozumden manzaralar seyretme gunlerini cooktaaann kaybetmistim. Cok rahatsizdim. Soyle icim cagirdiginda otursam, 20 dk sonra baska bir sey hadi kalk kalk, hadi kalk! diyordu. Evlendik, gittik yine Hindistan'a. Gittigimizde degisir saniyordum, o kutsal kasaba alir beni icine goturur yine Bana diye hayal ediyordum. Olmadi! Daha da rahatsizdim. Artik tek suc evlendigim esimdeydi. Beni kandirmasaydi evlenelim diye o hallerim boyle toz olup ucup gitmezdi avuclarimdan. Ve ben hergun evliligimi sorgular hale geldim. Niye evlendim? Deli miydim? Nasil arkami donebildim yasadiklarima? diye. Sonra cok sukur Swamiji geldi. Gittik bir gun danismaya. Ben anlattim neler yapamadigimi. Gulumsedi. Tanri su anda bunu deneyimlemek istiyor,dedi. Durdum. Sonra nasil meditasyon yapamadigimdan sikayet ettim. Meditasyon nedir? dedi. O gune kadar meditasyon suydu: Aksam yatmadan once veya sabah erken saatlerde otururum. Belli oturus sekillerim vardir. Ilk yarim saat kafamin susmasini sakinlesmesini beklerim, sonraki yarim saat ise derinlere dalisimi seyrederim. O derinlere dalis oyle tiryakilik yapan birseydi ki ben hep o zamanlari yakalama pesindeydim. Meditasyon yapamamaktan bu kadar rahatsiz olmamin sebebi de, tiryakisi oldugum (ne kelime yazacagimi bilmiyorum) ...... yasayamamakti.
Swamiji muhtesem bir ilahi koydu calmaya basladi, ellerini kavusturdu kucaginda, gozlerini kapadi, kucuk bir birlik duasi yapti. Ve o derine indikce bizi de goturdu beraberinde. Ne dusunceyi dusunuyordum, ne durusu, ne sunu ne bunu. Sadece yoktum. Bir olmustuk, onun rehberliginde O'na dalmistik. Ciktigimizda sarhostuk. Iste bu meditasyon, dedi. Tanri'nin varligi kadar yoklugu da vardir. Su anda sen yoklugunu deneyimliyorsun, eee, sen O'nun yoklugunu deneyimliyorsun diye, Tanri azaldi mi ? dedi.
Yuregim anlamisti.
Zihne disiplin lazim, elbette zaman zaman su saatte yapmali dedigim meditasyonlar da oldu ama aslini artik ogrenmistim. Ve uzun bir zaman zihnimi ne zaman birsey rahatsiz etse, Tanri azaldi mi? dedim. (Is God less?)
Artik hicbir guc O'na dokunamiyor...
Varligi da bir, yokluguda. Varliginda doyuyorum, yoklugunda ariyorum :)
Arama bittiginde biter elbet bu yazmalar cizmeler de.
AVE MARIA
4 yorum:
yOL bir ve tek, ona ulaşma araçları çok belki, neyi deneyimlemekse o ANda, yOL'un o aracı kullanıyor oldugunu bilmek.. sanırım amaç, o araçlara bağlanmadan OLmak...
Ben bir inanmayi biliyorum hocam bu siralar, OL'mak yok, Ol dedigini oluyorum, oynuyorum, oyunumu seyrediyorum, ölmek icin dua ediyorum...
ölmeden, OLmak zaten bu sanırım:)KÜN dedi tanrı..başka bişey OLmak mümkün degil, OLdugumuzu sandıklarımızı görerek ne OLmadığımızı idrak ediyoruz....kalbin bildigini, zihnin idrakidir şimdi zamAN..
Adima öldugum gundur ölumum, dugun dernek calacak oynacak herkes :)
Ölelim ölelim öleYim artik :)
Yorum Gönder