23 Temmuz 2012 Pazartesi

Amma 1


Blogu okuyanlar bilir azizlere olan duskunlugumu. Arinin bali sevmeyisi gibi olurdu gerci aziz sevmez olmak :) Haliyle ben de agzinin tadini bilen bir ari olarak bali sevmekten cok memnunum.
Iki yil once Toronto'ya ilk indigimiz gun Amma'da burdaydi. Esimle daha once gelmis olsak kesin giderdik gormeye diye dusunmustuk.
Birkac ay once aradim ozellikle acaba Amma gelir mi yine diye. Megersem her sene geliyormus zaten. Bir gurum olsa bile, O'nu varliginda yoklugunda kalbimde yasasam da aziz/azize onunde yasanan hisse bagimlilik hisseden bu beden ayni ekstaziyi yeniden hissetmek istiyordu icten ice. Bu insanca tanimlamam. Digeri de nehir hep okyanusa kavusmak istemez mi zaten, sorgulama geregi yok o halde.
Persembe gunu sabahin erken saatinde uyanip hemen dustuk yola. Bizim aile, ve de Turkiye'den gelen kuzenim ve 5 yasindaki kizi. Gittik once sira bekledik, sonra girdik salona. Once buyuk ekranlarda Amma neler neler yapiyor onlari anlatan filmler vardi. Kalbimizin modern ulke, buyuk sehir, konforlu hayat kosesinde dokunulmayan yere dokundu filmler, gozyasi olup tasti duygular. Bir minik bedende barinan Ilahi Ana'ydi. Bir minik beden bunca isi nasil yapmisti. Hem hayranlik, hem aci, hem mutluluk, hem huzur, hepsi birbirine karismisti yuzlerce insanla karistigimiz salondaki biz gibi.
Bir ses anons etti, Amma birazdan salona girecek diye, sanki dis macunu gibi sıktı biri beni dibimden ve tasti yine gozyaslari. Halbuki ne vardi aglayacak. Belli ki O gelmisti bile, bedeninden once.

Kisa meditasyondan sonra, basladi Ilahi kollari sarilmaya. Bir kucuk sarilisla baslamisti hersey, O'nun sevgisi ile sarilan kollari 32 milyon kisiye degmisti. 32 milyon kisiyi gogsune yaslamis, sirtlarini sivazlamis, acisi olanlarin acisiyla aglamis, onlara sevgisiyle teselli olmustu. Bildigin Anne'ydi. Herkesin annesinden farkli. O hepimizin Anne'siydi.

Sira bize geldiginde sandalyelere oturduk bir bir yaklastik Amma'ya, bindigim en heyecanli rollercoaster'di.
Yaklastikca daha da kalkti midem. Onune geldigimizde diz coktuk. Once Mira'ya sarildi, sonra esime, sonra Mira'yi birakti esimle bana sarildi. Mira'da bize. Sarildigim ilk anda Gurudev Sivananda demisim, haber vermek istedim herhalde nerden geldigimi :) Gogsune bastirdiginda minik elleriyle agzini dayadi kulaklarimiza miril miril birseyler soyledi anlamadigimiz dilde. Kafami biraktiginda ellerimle dizini tutup sivazlamaya basladim. O sirada beden, mekan, saat mevhumlari kalmadigi icin ben agzim kulaklarimda kendimden gecmis bir sekilde dizini oksayip duruyordum ki, biri beni omuzumdan kolumdan cekerek kopardi O'ndan :) Kafayi cekmis adamlar gibi yalpalayarak ciktim kalabaliktan, bildigin sarhostum zaten. Bir sandalye bulup oturuverdim. Ve bir aglama nobeti daha. 5 saniye, cok degil ama, dis macunu ornegi gibi iste, asagidan bukuluyorum kalanlar cikiveriyor gozlerden :)

Biraz kendimize gelince geri donduk eve. Pazar gunu Devi Bhava seramonisi var gidecek miyiz dedik birbirimize. Herkes heyecanliydi, gideriz diye konusuyorduk ama iki tane 5 yasinda cocukla orda olmak zordu. Bakalim Tanri ne derse dedik biraktik bu konuyu Pazara.


Devam edecek...

2 yorum:

brc dedi ki...

Bu dünyaya gelmiş ilahi hizmetli.üzerindeki etkisi sürer gider aylarca umarım.Inşallah Amma'a sarılmak bir gün bana da nasip olur.

Uma dedi ki...

amin :)