Gecenlerde bir lise arkadasimla meshur facebook ortaminda bulustuk. (Gecmisten pek kimseyi geri getirme hevesinde olmadigim icin, lise arkadaslarim pek yok listemde. Baska sebepler de var da, onlari simdi konusamayacagim. ) Kirmizi yanakli, sisman, lule lule simsiyah saclari olan, saclari hep bir yerlere dagilan, surekli nefes nefese bir kizdi. Gecmise bakinca oyle kalmis fotograf gozumde. Bir de siyah babet ayakkabilanin icine giydi kalin soket coraplarini animsiyorum. Gomlegi eteginden dagilirdi ogleden sonra. O da bizim gibi cok mu kudururdu orasini animsamiyorum ama terlemis hatirliyorum bol bol. Yuzu gulec ve islak. Bir de en cok hatirladigim sinifa, okula, hicbir yere sigmayan kocaman kalbi. Aslinda pek yakin degildik ama dusundugumde bu manzaradan cok surekli kalbi gozumun onunde.
Bir edebiyat dersinde kompozisyon sinavimiz vardi. Ben o sira gundemde annemlerin bosanma hikayesi oldugu icin onu yazmistim. Yillardan lise 1 idi. Yani okuldaki 5. senem. Ve hilafsiz herkes benim mutlulugumu kiskanirdi. Sen ne kadar mutlu bir insansin, ahh keske ben de senin gibi mutlu olsam, ne guzel guluyorsun, ne guzel hep guluyorsun. Hep bunlari duyardim. Komik ama ya da ironik diyelim, bunlar genelde babam annemi dovmus biz karakola gitmisiz, orda ifade vermisiz veya babam annemi dovmus biz bicaklari saklamisiz olasi cinayeti engellemek icin gecelerinin ertesi gunlerine denk gelirdi. Ben icin icin gulerdim. Evet derdim. Ya da ilham verirdim sen de cok guzelsin, cok guzel guluyorsun gibi. Ilk defa o gun, o kompozisyon dersinde yazmistim acilari o kagida. Kimseye hicbir sey anlatamasam da, evin o kavga dolu halinden kactigim limanin okul ve arkadaslarim oldugunu yazmistim. Onlarin benim icin ne kadar ozel ve onemli olduklarini, tek tuttundugum sey oldugunu. Sonra babamin bosanma sonucu evden gitmesiyle neler hissedecegimi yazmistim. Bana cay koydurmak istediginde, ki ben odamda ders calisiyor olurdum, cay kasigini cay bardagina hizli hizli vururdu, duymazdan gelemezdim, duyulmayacak gibi degildi, bir de beraberinde icinde adimin gectigi bir Kafkas sarkisi soylerdi. Bu beni hep ofkelendirse de, babamin gidisiyle bunu ne kadar ozleyecegimi yazmistim. Kompozisyon sinavindan 10 almistim ve hoca okumam icin israr etmisti. Hayir desem de sanirim icindeki arkadaslarima ne kadar ihtiyacim oldugu kismini, onlarin da duymasini istiyordu. Ciktim kursuye okumaya, birinci paragraf bitmemisti ki aglamamla kesildi okuma. Sonra baska biri devraldi, sonra baska biri. Oylece okudular. Bittiginde pekcok kisi agliyordu. Bu benim anlattigim kirmizi yanakli kocaman kalpli arkadasim aglamaktan bitap dusmustu. Ders sonunda sarilanlar bile vardi boynuma. Boyle zamanlarda kaskati olur benim icim, pek kabul edemem. Yani o zamanlar oyleydi, simdileri bilemiyorum. Ben oyle kaskati sarilmalari kabul ettim. Allahtan haftasonuydu da araya iki gun girdi. Pazartesi ben utana sıkıla geldigimde pek kimse birsey konusmuyordu. Bakislar biraz farklilasmisti ama normallerdi cogunlukla. Ilk tenefuste bu arkadasim yanima geldi. Haftasonu radyoda babamin bana soyledigi sarki calmis, beni animsamis, cok aglamis. Icim acimisti. Sanki birini acitmisim gibiydi. Onu teselli ettim, hala agliyordu cunku :) Canim benim.
Cok uzattim, asil konuya gelince, ben bu arkadasimi buldum, o kocaman kalbi yine yakinimda olsun istedim. Cok az konusabildik. Cok yogunum yazacagim sana mutlaka deyip cekiliyordu cogunlukla. Bir ara Luksemburg'a beklerim sizi dedi. Bir ara 4 ayri sehirde ofisler var gidip gelmek zorunda kaliyorum dedi. Temsilci veya asistan gibi bir gorevi oldugunu dusundum. Hic bilgilerine de bakmamistim. Sonra denk geldi niyeyse baktim, cocugu var mi diye herhalde. Baktim Vice President olmus :) Yani Avrupa'da 4 ayri sehirde ofisi olan bir firmanin Yonetim Kurulu Baskani. Kalbim oyle bir kabardi ki anlatamam :) Bu hissi bir baska lise arkadasimda daha yasamistim, o da cok cok sessiz kibar bir kizdi. Simdi bir aktris olmus ve hem de cok basarili bir aktris, oduller aliyor film festivallerinde, yardima muhtac ulkelere de gidiyor, duyarli da yani ayni zamanda. O zaman da gozlerim dolmustu mutluluktan. Cunku hayalleri vardi, hedefleri buydu. Cok calismislardi. Hatta kirmizi yanakli arkadasim evlenmisti ama cocugu yoktu. Soramamistim ama belki de isi secmisti, cocuk yerine. Diger aktris olan arkadasim hala bekardi.
Butun bu gelismelerin ardindan yattim yatagima. Sen ne oldun Uma dedim kendi kendime. Neye basladin ve neyi basardin? Senin neyinle kim nasil gurur duyabilir acaba diye dusundum. Sonra babami hatirladim birden. En yalniz oldugu donemlerden birinde bana: "Insan bir seyi cok isteyince olmuyormus demek, ben en cok iyi bir ailem olsun istemistim" demisti. Yatagimda kalbime soktum bu cumleyi. Annemi dusundum. Nasil yokluk cektigini, nasil taciz edildigini hayati boyunca, nasil zorluklarla calistigini, bizi buyuttugunu. Sonra kendime baktim bir daha. Onlarin hayatlarina noktayi koymustum. Acilarini sifalandirmistim. Bitmisti. Simdi yine geldi gozyaslari. Hosgeldiler. Demek gercekten dogruyu gormusum...
Hep bir ailem olsun isterdim. Bu istek tohumunu belki de babamdan miras aldim. Hep rahat yasamak isterdim, zengin degil ama sıkıntısız, bunu da annemin cektigi yoklukta yazmisim sanirim. Hep dogru, durust, caliskan, guzel, sadik bir kocam olsun isterdim. Hep sevdigim, hem de cok sevdigim, sevgimi gosterebildigim, onlara vakit ayirabildigim ve onlar icin her turlu ortami yaratabilecegim guzel cocuklarim olsun isterdim. Hep yurtdisinda yasamak isterdim. Hep yazmak isterdim. Hep herkesin kalbine umut ve sevgi tohumlari ekmek isterdim. Hayal midir, hedef midir bilemem ama basarmisim Allah'in izniyle. Hatta yanlis oldu cumle, Allah istedigim herseyi vermis bana. Sabah uyaninca oyle cok sukrettim ki kocama, kizima, hayatima, aldigim nefese, herseye ama herseye. Anneme sarildim kalbimden anne rahat et basardik dedim, babama sarildim icimden huzur icinde uyu gecti kotu gunler dedim.
Yine Neem Karoli babayi aniyorum simdi bunlari yazarken. Anmiyorum da o bana guluyor muzip muzip. Diyor ki sen Ben'i isteyesin diye senin her istedigini verdim. Artik istedigin hicbirsey kalmadi BEN'den baska. BEN dedikce gozumun onunden geciyorlar BIR BIR; Siddhi Ma, Neem Karoli Baba, Ramana Maharishi, Gurudev, Swamiji, St Francis, Mother Mary...
Bir bayrak yarisindaymis gibi, biri digerine devretti bu bedeni, bu kalbi. Ben ne derim ki simdi. Gozyaslarimi gunesinize akitmaktan, kalbimin sukranla tasmasindan, askla isminizi anmaktan baska ne diyebilirim ki....
4 yorum:
bence arkadaşların da seninle her zaman gurur duydu. o yaşlarda bile böylesine büyük ve her şeye rağmen hayat dolu, aşk dolu bir yüreğe sahip olduğun için...
o yüzden sen de bu haklı gururu duymalısın kendinle. o güzel ailene ve sana kocaman sevgiler...
Sevgin Ben'de :) Gurur kismina gelince boyle bir kavram yok bende gelismemis. Hani aile ne ogretirse cocuk digerlerinde de onu deneyimliyor ya. Babam mukemmelliyetciydi, annem de herseyi icinde yasar. Sevse de, yaptigina bayilsa da soylemezdi hicbirsey. Dolayisiyla simdi sen ters takla atarak seninle gurur duyuyorum desen de ben boooyllle bakarim senin suratina :) Ama bu super birseymis bu yolculukta ogrendim, daha dogrusu Swamiji ile tanistiktan sonra ogrendim. Gururlanmayi bilmedigim icin krediyi hep O'na veririm ben. ben kimim ki derim hep :) Ve bugun tam da senin bu yazdiginin, tam da benim bu dusunduklerimin ustune bak Mother Teresa bana ne dedi: "The greatest humiliation is to know that you are nothing. This you come to know when you face God in prayer. When you come face to face with God, you cannot but know that you are nothing, that you have nothing"
:) ASK'la Beenmayacim...
http://cgulumser.blogspot.com/2010/12/hayal-ve-hedef.html
Tesekkur ederim Cagatay :)
Yorum Gönder