Konya huzur dolu iki gunle arkamda kaldi. Hayatimin degismez kanunu gibi oldu, ne kadar dibe dalarsan o kadar cok camurla geri donuyorum, sonra zaman aliyor camurlara bakip, onlarin ustumden dususunu seyretmek. Dune kadar bu cumleyi soyle yazabilirdim. Ne kadar dibe dalarsam o kadar pislikle cikiyorum ve temizlemem zaman aliyor. Aradaki fark oyle bir fark yaratti ki bu sefer. Bu farki gormeme vesile olan anlara sukurler olsun.
Donusumuz felaketti, ben herseye ofke ile bakan bir kadin olmustum, esim de herseyi benim istemedigim gibi yapan bir erkek. Biz ne zaman "benkadin" "oerkek" olsa, catisiriz. Dun konusuyorduk, buyuk olasilikla ben cok erkek olmusum ve sorunlarimi halletmisim, o da cok kadin olup asmis, ama o erkek olarak ben kadin olarak karsi karsiya geldigimizde bir meydan muharebesi tadina donuyor hayatimiz. Ne cok ogreneceklerimiz var bu kadinliktan-erkeklikten anliyoruz. Savas bitip farkindaliklar Allah lutfedip kalbe indiyse o zaman ya ikimiz de cinsiyetsiz oluyoruz evde, sadece gorevimizi yerine getirip huzur icinde yasiyoruz, ya da gecmisteki uyumlu enerjilerimiz dogrultusunda akis devam ediyor okyanus istikametinde.
Konya donusu cekilmis bir fotografimiza baktim da dun, ikimizin de surati suratliktan cikmis, bakislarda ne biz variz, ne O. Belli icerde altust edilmis birseyler. Firtina belli. Muharebe belli.
O gunun gecesi ruyamda iki erkek gordum gecmisime ait. Biri eski patronlarimdan biri, digeri ilk erkek arkadasim. Sabah uyandigimda kendimde degildim. Ruya ve yogunluklari beni oyle sarsmisti ki. Ayaklarim birak yere basmayi kafam baska alemlerde geziyor gibiydi. Bende olan ve bana ait olan hicbir parcam yoktu sanki. Nefes alisim, bakislarim, konusmam. Bir dost "aa kadin yuzunu gordum simdi senin" demisti hatta o gun. Kadin miydim neydim bilemiyorum. Simdi bildiklerim var, parmaklarima yaz geldi yaziyorum. 5 yili kapsayan ilk ask. Sevdim, sevildim, kotulendim, alay edildim, yalan soylendim, kandirildim, oynandim, oynatildim, kortum, korkuttum, kizdim, kinlendim, küstüm, sustum, eridim, dusundum, yazdim, agladim, bol bol agladim, kabul etmedim. Zaman ilac oldu ben donup gecmise bakmadim. Icimde kapattim yarayi, ustune attim bol bol ani, gormedim, gostermedim. Anlattim soranlara, anlatirken guldum. Sanki film anlatiyormusum gibi ilgilenmedim. Acip kalbimi bakmadim. Bakmis gibi yaptim, oldugum kadariyla olani anlamis gibi yaptim, sonra da arkami dondum yurudum gittim. Soranlara konustum. Guldum konusurken, yazarken agladim. Hikayeyi sadece hikaye gibi okudum, oynadim, perdeyi kapattim.
Yer Konya, Sema gosterisi oncesi Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu Mesnevi'den konusuyor. Ben dinlemeye calisiyorum. Mira konusmaya konsantre olmadi haliyle. Bir oraya cikiyor bir suraya iniyor. Gozum onda, kulagim Adnan Beyde. Ayaginiza diken battiginda ayaginizi kaldirip kenara tedavi edersiniz, dikeni cikarir merhemi surersiniz. Bir sure ustune basmaz istirahat edersiniz. Iyilestirirsiniz. Oysa gonlumuze batan dikenlere boyle mi yapiyoruz diyordu, ozetle. Diken? Diken kaldi mi ki dedim gulumseyerek ve gordum gecmiste biraktigim gozlerini. Hala kalbimdeydi, kaniyordu.
O gece iki erkek gormustum ruyamda. Ikisinin sembolize ettigi ortak noktalari gormek icin durdum, firtina sonrasi. Durdum geldiler: degersizlik, sevgiye layik olmama, yeterince iyi olmama, haketmeme, gurur, bunlarin tasidigi kayiplarin korkulari. Alay edilme, kucuk dusurulme.
Patronum beni kovmus ve bir beyaz tahtaya benim nasil kotu, nasil degersiz, nasil ise yaramaz vs vs yazmisti. Sirketin koridoruna koymustu beyaz tahtayi. Gordugumde yuregim degirmen tasinin altinda ezildi. Beter olsun diyorum simdi, biliyorum beyaz tahtaya yazdiklarinin yuregimle alakali olmadigini. Egom demiyorum bu sefer gordugum farkindalikta, ego ve ben diyince de ikilik oluyor, simdi farkediyorum neden demedigini. Beyaz tahta, silinebilir yazi. Gidip yuzune bakip neden yazdin ki? diyorum. Cevap vermiyor, yaninda yeni ise aldigi kiz onunla konusuyor, isi anlatiyor, yuzume alayla bakiyor. Yerime baskasini koymus bile. Bakiyorum, yuregim yaniyor. Sabah uyandim ama asil uyanisim yeni oldu. Gulumsetiyor, sukrettiriyor beni. 4 sene oncesinde kalan deneyimimi temize cektiriyor o gece.
Hemen sonra diger ruyayi goruyorum. Yuzunu gormeyeli 20 sene olmus. Ben uzakta duruyorum temkinliyim. Zarar vermesini istemiyorum bana. Bu iki hafta icinde 5. ruyam. Hep ayni kisi hep ayni tema. Uzagimda duruyor, ama uzagimdan bana bir sevgi, bir sefkat veriyor. Yanimda degil, degil yakinimda ama nasil sariliyor sefkat ve sevgiyle. Billur gibi bir sevgi, piril piril, puruzsuz. Her ruya ayni...
Sabah oluyor beni aliyor bir telas, ne yapmali, ne etmeli, nasil anlamali, aramali mi yazmali mi... Sorular sorular. Pisman mi, beni mi dusunuyor, kadinca sorular. Bir koca gun geciyor, sanki Kurtulus Savasi, ben sirtimda mermiyi tasiyan nine. Aksam bitmis durumdayim. Kafami kaldiramiyorum yorgunluktan.
Sabah oluyor. Gozlerimin ardindaki gozler bakiyor. Gulumsuyor. O an kalbime doluyor ASKi. Butun oyunlardaki SENdin, SENsin diyorum. Yerden yere vuruldugumda da yasatan SENdin. Degersiz bulunup kovuldugumda da kovan SENdin. Bunu dilim kimbilir kac zamandir soyledi ama kalbimin dibinde donusmesi bu demekmis. O gun defalarca cekildim ASKINA. Defalarca yuzdum SEVGInde. Kalbim yuvan, bedenim mabedin, ben hic oldum. Aksam esimi aldim vapurdan, eve gelirken onumdeki arabanin plakasinda AF yaziyordu. Af cikmisti yurekten.
5 yilimi yukledigim o yare veda ettim, affettim, kendimi affettim. Olmadiklarimi biraktim. ASKi buyur ettim. Gonlumden, gozume, gozumden sozume, sozumden ellerime. Esim sordu bugun iyisin degil mi? Evet, bisey mi oldu? dedim. Gormemek mumkun degil, dedi. Nasilsin ASK dedi, herdaim iyi dediM.
Sukurler olsun dunume bugunume. ASKla....
6 yorum:
Yaaa yazıyı yazıyorum siliniyor bi daha olursa yazmıyacağım. :)
Harikasın. Şükür içimize atmadıklarımıza, af ettikklerimize , affedip özgür kalışımıza, yeniden huzura...
Sevgiler
sanirim problem "ayri benlik algisinda" bu durum, algisal bir carpiklik yaratiyor ve illuzyondaki hakikati goremiyoruz,beden ve zihin olmadigini, seyreden OLunca anliyor sanirim insan, belki de ruyalar bu seyreden OLmayi hatirlatmak icin varlar, cunku seyreden olunca bunu farkeden sen aslinda BENsin...oyle iste..sarildim sana..
sevgimle..
Sevgili Tutsak,
Iltifatlar kabul olunmaz bu sayfada ondandir kabul gormeyisiniz. Ama sanirim israriniz kazanmis :) Sukurleriniz ortak sukurlerimiz...
Sevgili Dus,
Ikilik herdaim basimin taci. Onun oldugu yerde, cozulmesi gereken sorunlar yatiyor, tek gereken inancla kazip cikarip bakmak. Ya da inancla bekleyip cikislarini seyretmek demek daha dogru :)
Vedanta'da ruya uc state'den biri. Waking, dreaming, deep sleep. Ruya halini yasamamizin nedeni ise, uyanikligi anlayabilmek, ruyayi ne kadar iyi anlayip uyanikligi farkedersek, uyaniklik halinde de aslinda ruya halinde oldugumuzu anlayip, gercek uyanisa uyanabiliyoruz. Karisik oldu biraz ama :)
Prem OM
Can dost;
Affetme kapılarındaki koskoca ışıklarının; tek bir karanlık nokta bırakmadan aydınlığa kavuşturması, senin oralardan benim affetmem gerekenlere kadar geldi uzandı.Dün ben de dedim ki Mars'ın etkisi mi ne kızgınlık girdabına düştüm bir zaman.Sahile attım kendimi baktım girdap beni içinden dışarı doğru itti çıkardı bir anda.Şükürler olsun dost sana.Aşkla.
ıcımızde ne varsa dısımızda da onu buluyoruz biyerlerde, ruyalarımızda, karsımıza cıkan olaylarda herseyde..
sevgiler,
pırıltılı cadı..
Can'im! Girdabin disina atana sukurler olsun, Pir'ine sukurler olsun, Pirini sana gonderene hamd olsun ...
Icin daima piriltili olsun cadicim...
Yorum Gönder