Hindistan'dan bir hikaye:
Cok cok eskilerde Tanrilarla Seytanlar savasiyormus. Savas hep basa bas gidiyormus. Seytanlarin basi Lord Shiva'ya senelerce Om Namah Shivaya diyip, tek ayak ustunde durarak ibadette bulunmus. Lord Shiva bunca ibadetin sonucunda sessiz kalamamis ve memnuniyetini de dile getirip "ne istiyorsun? Soyle!" demis. Seytanlarin basi anlatmis. "Lordum biliyorsunuz Tanrilarla Seytanlar savastayiz." "Evet" demis Lord Shiva, "ikinizde benim cocuklarimsiniz, soyle bakalim simdi sen benden ne istiyorsun?" Seytanlarin basi cevap vermis: " Bir kilic darbesi ile yaralanan seytan kardeslerimden akan bir damla kan, topraga degdiginde 10 tane seytan kardesim dunyaya gelsin istiyorum, budur benim dilegim" demis. Lord Shiva kendisine ibadet eden herkesin dilegini yerine getiren yumusak kalpli bir Tanriymis ve "Olmus bil" demis. Bunun sonucunda Seytanlar birdenbire savasta galip duruma gecmisler. Cunku Tanrilardan gelen her kilic darbesiyle yere dusen bir damla kandan on Seytan daha cikiyormus. Tanrilar bakmislar bu olacak gibi degil. Hemen Durga'ya (Divine Mother) gitmisler. Anlatmislar olan biteni. Durga savas meydanina Kali'yi yollamis. Kali dilini uzatmis ve yere dusmekte olan butun kani emmis. Boylece Seytanlarin plani suya dusmus. Savasi Tanrilar kazanmis. Kali bu enkarnasyonundan sonra kendini parcalamis her bir parcasi Hindistan'in baska bolgelerine dusmus. Ben Kali'nin goguslerinin dustugu yere Rishikesh'in doruklarindaki Kunjapuri'ye gittigimde ogrenmistim bu hikayeyi. Cocuklara anlatilan hikaye gibiydi gorunuste. Hikayeden cikan anlam ise suydu.
Her kim ki kotu yonlerinden vazgecmeye calissin, ondan vazgecerken baska kotu yonler katlanarak cogalir. Mesela sigarayi birakmaya calisirsiniz, daha sinirli, anlayissiz, daha cok yiyen biri haline gelirsiniz :)
Iste o yuzden en guzeli durup durup teslim olmak. Teslim olunca Kali gelir ve yere damlamadan butun kanlari icer, bir de bakmisiz senelerdir kurtulmaya calistigimiz, kotu diye iteledigimiz yonlerimizden arinmisiz.
Ne kolaymis degil mi :)
P.S Bu yazidan sonra bir bakayim dedim Wikipedia'da ne yazmislar Kali Ma ile ilgili.
Ölumun ve yıkımın tanricasi diyor ilk satirda. Simdilerde ise zamanin ve degisimin tanricasi olarak kabul ediliyormus. Bak su tesadufe tam yilbasi yazisinin arkasindan nasil da aklima gelivermis Kali Ma :)
Jay Maha Kali Ma Jay!!!
28 Aralık 2008 Pazar
Yeni Yil
Iluzyonun en super numarasi, bu artik eskidi al bu yenisi :)
Icimize umut ekiyor. Eskisinde sunlari cok iyi yapamadin, simdi yenisi geliyor, bir sansin daha var. Guldurme beni... Artik gulmuyorum. Coook eskiden icim kan aglarken yuzumde guller acardi. Kimse anlamazdi derdim mi varmis, dunyalarim mi yikilmis. Herkes gordugum en mutlu insansin derdi. Icimin gozunden yaslar akardi.
Simdi gulmuyorum, herkes derdim var saniyor. Oysa kalbim zil calip oynuyor.
Ama film cok kabak tadi verdi ne yalan soyleyeyim. Ben hic sevmem seyrettigim filmi seyretmeyi, ama bir sure gecince de unuturum seyrettigim filmi seyrettigimi, sanki ilk defa seyrediyormus gibi beklerim sonunun gelmesini. Artik sıkıldım. Seyretmekten, oynamaktan, oynatmaktan. Hepsinden hepsinden. Herkes ne guzel yazilar yazmis bloglarinda, ne guzel temennilerde bulunmus. Yeni yilda su olsun, soyle olsun, soyle olayim diye. Keyifli keyifli okudum hepsini, herkesinkini. Dur ben de yazayim dedim. Iste cikanlar ortada. Ben bu sene hicbirsey almayayim, zahmet olmasin. Bendekileri de iade edeyim cok kalmadi ama en degerlileri sayilir, bilirim en degerliler en sona saklanir. Sonra da öleyim! dalga Okyanusa, nehir Denize, ben O'na karisayim. Bitsin artik...
Icimize umut ekiyor. Eskisinde sunlari cok iyi yapamadin, simdi yenisi geliyor, bir sansin daha var. Guldurme beni... Artik gulmuyorum. Coook eskiden icim kan aglarken yuzumde guller acardi. Kimse anlamazdi derdim mi varmis, dunyalarim mi yikilmis. Herkes gordugum en mutlu insansin derdi. Icimin gozunden yaslar akardi.
Simdi gulmuyorum, herkes derdim var saniyor. Oysa kalbim zil calip oynuyor.
Ama film cok kabak tadi verdi ne yalan soyleyeyim. Ben hic sevmem seyrettigim filmi seyretmeyi, ama bir sure gecince de unuturum seyrettigim filmi seyrettigimi, sanki ilk defa seyrediyormus gibi beklerim sonunun gelmesini. Artik sıkıldım. Seyretmekten, oynamaktan, oynatmaktan. Hepsinden hepsinden. Herkes ne guzel yazilar yazmis bloglarinda, ne guzel temennilerde bulunmus. Yeni yilda su olsun, soyle olsun, soyle olayim diye. Keyifli keyifli okudum hepsini, herkesinkini. Dur ben de yazayim dedim. Iste cikanlar ortada. Ben bu sene hicbirsey almayayim, zahmet olmasin. Bendekileri de iade edeyim cok kalmadi ama en degerlileri sayilir, bilirim en degerliler en sona saklanir. Sonra da öleyim! dalga Okyanusa, nehir Denize, ben O'na karisayim. Bitsin artik...
25 Aralık 2008 Perşembe
Death Must Die - Shree Anandamayee Ma
En sevdigim kitaplardan biri. Ve kitabin en sevdigim paragraflarindan biri...
There are four stages in the spiritual path:
First, the unfoldment
Second the enjoyment of the result
Third, to distribute it to others
Fourth, TO REALIZE THAT INDEED THERE ARE NO OTHERS....
There are four stages in the spiritual path:
First, the unfoldment
Second the enjoyment of the result
Third, to distribute it to others
Fourth, TO REALIZE THAT INDEED THERE ARE NO OTHERS....
Tanri eksildi mi ?
Ilk Hindistan'a gidisim ile oylesine mucizeler yasanmisti ki hayatimda, ne ben artik eski bendim, ne de hayati oyle gorebiliyordum. Onceki yazilarda vardi, esimle evlenmeye karar verisimiz. O surecte oyle bir dusuverdim ki dunyanin icine, gelinligim nasil olacak, dugun nerde olacak, kardes ne giyecek, sevgili kravat takmayacaksa gomlek ne renk olacak... :(
Ve ben bu kosusturmaca icinde artik hic oturup Ben'ligime gomulemez olmustum. Sesini duyuyordum duymasina, konusuyordum konusmasina, ama o Hindistan'da baslayan vucudun limitlerinden cikip genisleme hallerini, ucuncu gozumden manzaralar seyretme gunlerini cooktaaann kaybetmistim. Cok rahatsizdim. Soyle icim cagirdiginda otursam, 20 dk sonra baska bir sey hadi kalk kalk, hadi kalk! diyordu. Evlendik, gittik yine Hindistan'a. Gittigimizde degisir saniyordum, o kutsal kasaba alir beni icine goturur yine Bana diye hayal ediyordum. Olmadi! Daha da rahatsizdim. Artik tek suc evlendigim esimdeydi. Beni kandirmasaydi evlenelim diye o hallerim boyle toz olup ucup gitmezdi avuclarimdan. Ve ben hergun evliligimi sorgular hale geldim. Niye evlendim? Deli miydim? Nasil arkami donebildim yasadiklarima? diye. Sonra cok sukur Swamiji geldi. Gittik bir gun danismaya. Ben anlattim neler yapamadigimi. Gulumsedi. Tanri su anda bunu deneyimlemek istiyor,dedi. Durdum. Sonra nasil meditasyon yapamadigimdan sikayet ettim. Meditasyon nedir? dedi. O gune kadar meditasyon suydu: Aksam yatmadan once veya sabah erken saatlerde otururum. Belli oturus sekillerim vardir. Ilk yarim saat kafamin susmasini sakinlesmesini beklerim, sonraki yarim saat ise derinlere dalisimi seyrederim. O derinlere dalis oyle tiryakilik yapan birseydi ki ben hep o zamanlari yakalama pesindeydim. Meditasyon yapamamaktan bu kadar rahatsiz olmamin sebebi de, tiryakisi oldugum (ne kelime yazacagimi bilmiyorum) ...... yasayamamakti.
Swamiji muhtesem bir ilahi koydu calmaya basladi, ellerini kavusturdu kucaginda, gozlerini kapadi, kucuk bir birlik duasi yapti. Ve o derine indikce bizi de goturdu beraberinde. Ne dusunceyi dusunuyordum, ne durusu, ne sunu ne bunu. Sadece yoktum. Bir olmustuk, onun rehberliginde O'na dalmistik. Ciktigimizda sarhostuk. Iste bu meditasyon, dedi. Tanri'nin varligi kadar yoklugu da vardir. Su anda sen yoklugunu deneyimliyorsun, eee, sen O'nun yoklugunu deneyimliyorsun diye, Tanri azaldi mi ? dedi.
Yuregim anlamisti.
Zihne disiplin lazim, elbette zaman zaman su saatte yapmali dedigim meditasyonlar da oldu ama aslini artik ogrenmistim. Ve uzun bir zaman zihnimi ne zaman birsey rahatsiz etse, Tanri azaldi mi? dedim. (Is God less?)
Artik hicbir guc O'na dokunamiyor...
Varligi da bir, yokluguda. Varliginda doyuyorum, yoklugunda ariyorum :)
Arama bittiginde biter elbet bu yazmalar cizmeler de.
AVE MARIA
Ve ben bu kosusturmaca icinde artik hic oturup Ben'ligime gomulemez olmustum. Sesini duyuyordum duymasina, konusuyordum konusmasina, ama o Hindistan'da baslayan vucudun limitlerinden cikip genisleme hallerini, ucuncu gozumden manzaralar seyretme gunlerini cooktaaann kaybetmistim. Cok rahatsizdim. Soyle icim cagirdiginda otursam, 20 dk sonra baska bir sey hadi kalk kalk, hadi kalk! diyordu. Evlendik, gittik yine Hindistan'a. Gittigimizde degisir saniyordum, o kutsal kasaba alir beni icine goturur yine Bana diye hayal ediyordum. Olmadi! Daha da rahatsizdim. Artik tek suc evlendigim esimdeydi. Beni kandirmasaydi evlenelim diye o hallerim boyle toz olup ucup gitmezdi avuclarimdan. Ve ben hergun evliligimi sorgular hale geldim. Niye evlendim? Deli miydim? Nasil arkami donebildim yasadiklarima? diye. Sonra cok sukur Swamiji geldi. Gittik bir gun danismaya. Ben anlattim neler yapamadigimi. Gulumsedi. Tanri su anda bunu deneyimlemek istiyor,dedi. Durdum. Sonra nasil meditasyon yapamadigimdan sikayet ettim. Meditasyon nedir? dedi. O gune kadar meditasyon suydu: Aksam yatmadan once veya sabah erken saatlerde otururum. Belli oturus sekillerim vardir. Ilk yarim saat kafamin susmasini sakinlesmesini beklerim, sonraki yarim saat ise derinlere dalisimi seyrederim. O derinlere dalis oyle tiryakilik yapan birseydi ki ben hep o zamanlari yakalama pesindeydim. Meditasyon yapamamaktan bu kadar rahatsiz olmamin sebebi de, tiryakisi oldugum (ne kelime yazacagimi bilmiyorum) ...... yasayamamakti.
Swamiji muhtesem bir ilahi koydu calmaya basladi, ellerini kavusturdu kucaginda, gozlerini kapadi, kucuk bir birlik duasi yapti. Ve o derine indikce bizi de goturdu beraberinde. Ne dusunceyi dusunuyordum, ne durusu, ne sunu ne bunu. Sadece yoktum. Bir olmustuk, onun rehberliginde O'na dalmistik. Ciktigimizda sarhostuk. Iste bu meditasyon, dedi. Tanri'nin varligi kadar yoklugu da vardir. Su anda sen yoklugunu deneyimliyorsun, eee, sen O'nun yoklugunu deneyimliyorsun diye, Tanri azaldi mi ? dedi.
Yuregim anlamisti.
Zihne disiplin lazim, elbette zaman zaman su saatte yapmali dedigim meditasyonlar da oldu ama aslini artik ogrenmistim. Ve uzun bir zaman zihnimi ne zaman birsey rahatsiz etse, Tanri azaldi mi? dedim. (Is God less?)
Artik hicbir guc O'na dokunamiyor...
Varligi da bir, yokluguda. Varliginda doyuyorum, yoklugunda ariyorum :)
Arama bittiginde biter elbet bu yazmalar cizmeler de.
AVE MARIA
24 Aralık 2008 Çarşamba
Merry Christmas...
Mira 3 sene once bugun ruhunu indirmisti bedenime, Meryem Ana'ya ilahi soyluyordum. Kilic gibi girmisti birsey icime, hissetmemek mumkun degildi. Iki gun sonra testte cikmisti varligi.
Isa'nin dogumu...
I am'in dogumu...
Babama gitmek icin once ben'den gecmek zorundasiniz diyordu. Oysa herkes bunu hristiyan olup, Isa'ya tapmak olarak duyuyordu. Swamiji anlatiyordu: Babama gitmek icin once "I am" i bulmaniz gerekiyor diye. Ve I am'de kalip, iyice cozuldukten sonra buzumuz, iste o zaman idrak ediliyordu kimdir "I".
Isa babama ait olanlari almaya geldim diyordu. Oysa cogu duymuyordu, geri alinacak olan neydi. Swamiji anlatiyordu: I am a woman, I am beautiful, I am good... Onu kullaniyorduk, yaratmak icin. I am ise O'ydu. Gerialmaya gelmisti Isa.
Bugun Christmas. Diz cokuyorum onunde, ellerim kalbimde, tek bir duam var Sana. Yuregimden bagiriyorum, duy beni.
Bu Christmas vesilesiyle soy beni sifatlarimdan, Sen kalacagim An'a kadar. Bu kadar giyinmis usuyorum karsinda. Yak alevlerinle, bosalt kalbimi sifatlarindan. Hazir degilsem daha da ver odevlerini, dert gibi gorunen dermanlarini. Bekliyorum. Yeterki goster gul yuzunu, gonul gozume.
Sana geldim, senin icin geldim, Sen olmaya geldim. Baska ne varsa dolasan bu deli dolu zihinde geri al demeye geldim.
SILENT NIGHT
Isa'nin dogumu...
I am'in dogumu...
Babama gitmek icin once ben'den gecmek zorundasiniz diyordu. Oysa herkes bunu hristiyan olup, Isa'ya tapmak olarak duyuyordu. Swamiji anlatiyordu: Babama gitmek icin once "I am" i bulmaniz gerekiyor diye. Ve I am'de kalip, iyice cozuldukten sonra buzumuz, iste o zaman idrak ediliyordu kimdir "I".
Isa babama ait olanlari almaya geldim diyordu. Oysa cogu duymuyordu, geri alinacak olan neydi. Swamiji anlatiyordu: I am a woman, I am beautiful, I am good... Onu kullaniyorduk, yaratmak icin. I am ise O'ydu. Gerialmaya gelmisti Isa.
Bugun Christmas. Diz cokuyorum onunde, ellerim kalbimde, tek bir duam var Sana. Yuregimden bagiriyorum, duy beni.
Bu Christmas vesilesiyle soy beni sifatlarimdan, Sen kalacagim An'a kadar. Bu kadar giyinmis usuyorum karsinda. Yak alevlerinle, bosalt kalbimi sifatlarindan. Hazir degilsem daha da ver odevlerini, dert gibi gorunen dermanlarini. Bekliyorum. Yeterki goster gul yuzunu, gonul gozume.
Sana geldim, senin icin geldim, Sen olmaya geldim. Baska ne varsa dolasan bu deli dolu zihinde geri al demeye geldim.
SILENT NIGHT
20 Aralık 2008 Cumartesi
Er kisi
Sri Ma Anandamayi bir satsang sirasinda sorulari yanitliyormus. Kadin muritlerden biri sormus:
Ma ogretide der ki Tanri'nin Cemaline erebilmek icin erkek olmak gerekirmis. Nasil oluyor, dogru mudur bu?
Ma cevap verir: Evet dogru.
Ve etrafindaki kadinlara ve erkeklere bakar ve devam eder: "Ama ben bu odada hic erkek goremiyorum"
20. yy'in en bilinen, azizelerinden biri Sri Ma Anandamayi. Rishikesh'te kalirken olaganustu bir dogumgunu supriz paketimin icindeydi onun ashramina yapilan ziyaret. Dogumgunu ise bir omurde yasanacak belki de ancak bir kere yasanabilir bir gundu. Yillar boyunca her dogumgunumde aglamistim. Beklentilerim vardi, cok dusuk olsalar da varlardi, benim icin onemlilerdi. Ve hemen hic bir dogumgunumde gerceklesmezlerdi. Ben ise o geceyi aglayarak gecirirdim. Hindistan'a gittigim ilk sene kalbime kazinmisti bu beden olmadigim. Oyle rahatlamistim ki pekcok anlamda. Ozgurlesmedeki ilk adimdi o benim icin. Gelen dogumgunumu hic umursamiyordum. Ben bu beden degilim, hic dogmadim, hic olmeyecegim, neyi kutlayacagim diyordum. Esime (ki o zaman esim degildi) ben bu konuyu astim artik, bu sene dogumgunumu ister kutla ister kutlama diyordum rahat rahat.
Dogumgunum gelip cattiginda Tanri hayatimda yasayip yasayabilecegim en mucizevi gunu vermisti bana.
Sabah saat 5.oo am'deki meditasyondan sonra Shiva Puja supriz.
Shiva Puja'yi yapan rahip, guzel ruh Swami Gurupriyananda'nin odasinda kahvalti supriz. Kendisine daha onceden hediye edilmis bir muzikli dogumgunu kartindan H.Birthday sarkisi, Hint usulu kahvaltinin ustune dikilmis mum.
Kaldigim ashrama geri dondum. Baska birinin dogumgunu kutlamasina. Kimse benim dogumgunumu bilmiyordu. Birden beni one cikardilar (Biri biliyormus). Hindistan'da Tanricalarin dogumgunu nasil kutlanir gorun diyerek, boynuma cicekler asarak, mantralar okuyarak, gul yapraklarini mantralar esliginde ustume atarak bitti toren.
Ogleden sonra sevgili Gabriel beni alip Dehradun'a goturdu. Ma Ananda Mayi'nin ashramina. Orada yasayan bir baska Muhtesem Ruh'a, Swami Vijyananda. Boynuma Ma Anandamayi'nin boynundan cikardiklari cicekleri taktilar, mendilini hediye ettiler, guller verdiler. Swami Vijyananda'nin o guzel kalbi ise hala kalbimle atiyor.
Tanrica tapinaklarini ziyaret, teleferikle daga cikma.
Siddhi Ma'yi ziyaret (Hanuman Temple-Neem Karoli Baba)
Niye bu kadar yazdim. Hem benim balik hafizama guven olmaz. O gunu Tanri'dan en guzel showu olarak kalbimde detaylariyla kalmasini istedigimden. Ki simdi bile unutmusum bazi yerlerini... (Mesela ben senelerce kimse benim dogumgunumu hatirlamiyor diye uzulurken, o gun kahvalti yaptigim cafede oturan turistler bana donup, pardon bugun sizin dogumgununuzmus, nice mutlu yillara, demislerdi...
Tanri bir kere sizi altust etmeye karar verdiyse, sakasi yok, hucrelerinizin tamami yer degistirir bu altustte.)
Hem de Er kisileri anmak icin.
Ashram'da cok sevdigimiz bir arkadasimiz vardi. Scott cok senelerdir ashrama gelip uzun donemler boyunca kaliyordu. Cok guzel bir insan olmasina ragmen, bunca sene ashramda kalan birine benzemezdi pek, insanca yonleri pek coktu...Sohbetlerimiz sirasinda ortaya cikmisti ki Scott'in bu hayat suresince Hindistan'da yasayan tum aziz, azizeler ve erdemli kisilerle birlikte olmustu. Nasil oluyordu da bunca temastan sonra hala Gercegi kabul etmekte direniyordu.
Simdi ben bu Er kisileri yazdim. Gurudev Swami Shivananda (O'nun bedenini gormemis olsam da O'nu gordugumu biliyorum), Swami Chidananda, Swami Muktananda, Siddhi Ma, Swami Vijyananda, Swami Premananda.
Soyle benim kucuk kizim. Bunca temastan sonra hala nedir derdin? Bilmez misin su anda bulundugun yer en dogru yer. Tanri seni zor durumda birakmayacak kadar cok seviyor. Kimseyi birakmadi ki seni biraksin. Her şerde bir hayir gercekten var. Biliyorsun ki dogru yoldasin, yuzun gunese donuk. Nedir bu durup durup geri donup, yuzum gunese gercekten donuk mu sorgulaman. Guven, baktigin gunes, BEN'im. Teslim ol. Seni sadece BEN goturecegim. Hicbir caba, hicbir meditasyon, hicbir kitap, hicbir ogreti degil. Sadece BEN. Kurcalayıp durma hayatini, en mukemmeli yasadigin, daha otesi yok, senin iyiligin icin tasarlandi butun dertler tasalar.
Arkana yaslan, kurekleri Baba'nin cektigini hatirla, bu seyahatin keyfini sur. Nehirin sularinda (Ganj olsun benimki) usul usul gidecegiz. Firtinalardan korkma kurekler benim elimde. Yolun sonu OKYANUS.
Ma ogretide der ki Tanri'nin Cemaline erebilmek icin erkek olmak gerekirmis. Nasil oluyor, dogru mudur bu?
Ma cevap verir: Evet dogru.
Ve etrafindaki kadinlara ve erkeklere bakar ve devam eder: "Ama ben bu odada hic erkek goremiyorum"
20. yy'in en bilinen, azizelerinden biri Sri Ma Anandamayi. Rishikesh'te kalirken olaganustu bir dogumgunu supriz paketimin icindeydi onun ashramina yapilan ziyaret. Dogumgunu ise bir omurde yasanacak belki de ancak bir kere yasanabilir bir gundu. Yillar boyunca her dogumgunumde aglamistim. Beklentilerim vardi, cok dusuk olsalar da varlardi, benim icin onemlilerdi. Ve hemen hic bir dogumgunumde gerceklesmezlerdi. Ben ise o geceyi aglayarak gecirirdim. Hindistan'a gittigim ilk sene kalbime kazinmisti bu beden olmadigim. Oyle rahatlamistim ki pekcok anlamda. Ozgurlesmedeki ilk adimdi o benim icin. Gelen dogumgunumu hic umursamiyordum. Ben bu beden degilim, hic dogmadim, hic olmeyecegim, neyi kutlayacagim diyordum. Esime (ki o zaman esim degildi) ben bu konuyu astim artik, bu sene dogumgunumu ister kutla ister kutlama diyordum rahat rahat.
Dogumgunum gelip cattiginda Tanri hayatimda yasayip yasayabilecegim en mucizevi gunu vermisti bana.
Sabah saat 5.oo am'deki meditasyondan sonra Shiva Puja supriz.
Shiva Puja'yi yapan rahip, guzel ruh Swami Gurupriyananda'nin odasinda kahvalti supriz. Kendisine daha onceden hediye edilmis bir muzikli dogumgunu kartindan H.Birthday sarkisi, Hint usulu kahvaltinin ustune dikilmis mum.
Kaldigim ashrama geri dondum. Baska birinin dogumgunu kutlamasina. Kimse benim dogumgunumu bilmiyordu. Birden beni one cikardilar (Biri biliyormus). Hindistan'da Tanricalarin dogumgunu nasil kutlanir gorun diyerek, boynuma cicekler asarak, mantralar okuyarak, gul yapraklarini mantralar esliginde ustume atarak bitti toren.
Ogleden sonra sevgili Gabriel beni alip Dehradun'a goturdu. Ma Ananda Mayi'nin ashramina. Orada yasayan bir baska Muhtesem Ruh'a, Swami Vijyananda. Boynuma Ma Anandamayi'nin boynundan cikardiklari cicekleri taktilar, mendilini hediye ettiler, guller verdiler. Swami Vijyananda'nin o guzel kalbi ise hala kalbimle atiyor.
Tanrica tapinaklarini ziyaret, teleferikle daga cikma.
Siddhi Ma'yi ziyaret (Hanuman Temple-Neem Karoli Baba)
Niye bu kadar yazdim. Hem benim balik hafizama guven olmaz. O gunu Tanri'dan en guzel showu olarak kalbimde detaylariyla kalmasini istedigimden. Ki simdi bile unutmusum bazi yerlerini... (Mesela ben senelerce kimse benim dogumgunumu hatirlamiyor diye uzulurken, o gun kahvalti yaptigim cafede oturan turistler bana donup, pardon bugun sizin dogumgununuzmus, nice mutlu yillara, demislerdi...
Tanri bir kere sizi altust etmeye karar verdiyse, sakasi yok, hucrelerinizin tamami yer degistirir bu altustte.)
Hem de Er kisileri anmak icin.
Ashram'da cok sevdigimiz bir arkadasimiz vardi. Scott cok senelerdir ashrama gelip uzun donemler boyunca kaliyordu. Cok guzel bir insan olmasina ragmen, bunca sene ashramda kalan birine benzemezdi pek, insanca yonleri pek coktu...Sohbetlerimiz sirasinda ortaya cikmisti ki Scott'in bu hayat suresince Hindistan'da yasayan tum aziz, azizeler ve erdemli kisilerle birlikte olmustu. Nasil oluyordu da bunca temastan sonra hala Gercegi kabul etmekte direniyordu.
Simdi ben bu Er kisileri yazdim. Gurudev Swami Shivananda (O'nun bedenini gormemis olsam da O'nu gordugumu biliyorum), Swami Chidananda, Swami Muktananda, Siddhi Ma, Swami Vijyananda, Swami Premananda.
Soyle benim kucuk kizim. Bunca temastan sonra hala nedir derdin? Bilmez misin su anda bulundugun yer en dogru yer. Tanri seni zor durumda birakmayacak kadar cok seviyor. Kimseyi birakmadi ki seni biraksin. Her şerde bir hayir gercekten var. Biliyorsun ki dogru yoldasin, yuzun gunese donuk. Nedir bu durup durup geri donup, yuzum gunese gercekten donuk mu sorgulaman. Guven, baktigin gunes, BEN'im. Teslim ol. Seni sadece BEN goturecegim. Hicbir caba, hicbir meditasyon, hicbir kitap, hicbir ogreti degil. Sadece BEN. Kurcalayıp durma hayatini, en mukemmeli yasadigin, daha otesi yok, senin iyiligin icin tasarlandi butun dertler tasalar.
Arkana yaslan, kurekleri Baba'nin cektigini hatirla, bu seyahatin keyfini sur. Nehirin sularinda (Ganj olsun benimki) usul usul gidecegiz. Firtinalardan korkma kurekler benim elimde. Yolun sonu OKYANUS.
19 Aralık 2008 Cuma
Sikayet
Uzaklardan geldi kulagima ses, 'kader kime sikayet edeyim seni bilemem'...
Swami Muktananda son Hindistan'dan donusumuzde "istemeyi birakin" demisti.
Bir sonraki sene Italya'da onunde otururken, ihtiyacin olan herseye sahip olacaksin, demisti. Ihtiyaclarimiz ve isteklerimiz. Verilmis bir odev. Ihtiyaclarini isteklerinden ayir, istemeyi birak, guven, teslim ol. Sen istemesen de O zaten ihtiyacin olanlari verecek sana bir bir, gerek zamAN'da. Zira zaman yok! Ya sikayetler. Birine soylesem yerlere duser gulmekten, bana ise koca bir deniz derya. Sukurler olsun. Dev aynasini koymasa onume, nasil gorurum en derinlere, kuytularda bir yerlere saklanmis o cok zararsiz gibi gorunen isteklerimi. Isteme-sikayet etme. Birbirlerinde sakli tohumlari. Doguma hazir. Istedikce, istediklerin yerine gelmedikce, sikayet ettikce, uzaklasacaksin O'ndan. Karar ver!!! Simdi, sahip oldugun tek AN olan su AN'da. Kimi istiyorsun, neyi istiyorsun, BENI MI? on'u-lari mi?
Bir hastanenin kogusunda 10 kör adam gozlerinden ameliyat olmuslar. Doktor tembihlemis, aman sakin gozlerinizdeki bantlari acmayin, acarsaniz sonsuza kadar kör kalirsiniz, diye.
Gecenin bir yarisi, bir gurultuyle uyanmis adamlardan biri ve panik halinde acmis gozunu. Actigi an, akli gelmis basina ama is isten gecmis coktan. Bakmis, digerleri uyuyor hala, hazmedememis bunu. Durtmus yanindakini. Yanindaki de panikle uyanmis acivermis gozunu, sonradan farketmis yaptigini. Ama donusu yok. Ve o da digeri gibi rahat edememis digerlerinin uyuyor olmasindan ve uyanmis her biri gozlerindeki banti cikararak ve ebediyen kör kalarak.
Gozlerim kapali, durtuluyorum ama acmayacagim gozumu. Kader seni sana da sikayet etmiyorum. Sikayet kelimesi bile yoruyor artik beni. Ben sectim SEVDIGIMI. Nasil oldugunu, nerde oldugunu bilmiyorum ama inaniyorum ki O ve BEN biriz. ( I dont know where, I dont know how, but I know; I and my father are ONE and the SAME. )
Swami Muktananda son Hindistan'dan donusumuzde "istemeyi birakin" demisti.
Bir sonraki sene Italya'da onunde otururken, ihtiyacin olan herseye sahip olacaksin, demisti. Ihtiyaclarimiz ve isteklerimiz. Verilmis bir odev. Ihtiyaclarini isteklerinden ayir, istemeyi birak, guven, teslim ol. Sen istemesen de O zaten ihtiyacin olanlari verecek sana bir bir, gerek zamAN'da. Zira zaman yok! Ya sikayetler. Birine soylesem yerlere duser gulmekten, bana ise koca bir deniz derya. Sukurler olsun. Dev aynasini koymasa onume, nasil gorurum en derinlere, kuytularda bir yerlere saklanmis o cok zararsiz gibi gorunen isteklerimi. Isteme-sikayet etme. Birbirlerinde sakli tohumlari. Doguma hazir. Istedikce, istediklerin yerine gelmedikce, sikayet ettikce, uzaklasacaksin O'ndan. Karar ver!!! Simdi, sahip oldugun tek AN olan su AN'da. Kimi istiyorsun, neyi istiyorsun, BENI MI? on'u-lari mi?
Bir hastanenin kogusunda 10 kör adam gozlerinden ameliyat olmuslar. Doktor tembihlemis, aman sakin gozlerinizdeki bantlari acmayin, acarsaniz sonsuza kadar kör kalirsiniz, diye.
Gecenin bir yarisi, bir gurultuyle uyanmis adamlardan biri ve panik halinde acmis gozunu. Actigi an, akli gelmis basina ama is isten gecmis coktan. Bakmis, digerleri uyuyor hala, hazmedememis bunu. Durtmus yanindakini. Yanindaki de panikle uyanmis acivermis gozunu, sonradan farketmis yaptigini. Ama donusu yok. Ve o da digeri gibi rahat edememis digerlerinin uyuyor olmasindan ve uyanmis her biri gozlerindeki banti cikararak ve ebediyen kör kalarak.
Gozlerim kapali, durtuluyorum ama acmayacagim gozumu. Kader seni sana da sikayet etmiyorum. Sikayet kelimesi bile yoruyor artik beni. Ben sectim SEVDIGIMI. Nasil oldugunu, nerde oldugunu bilmiyorum ama inaniyorum ki O ve BEN biriz. ( I dont know where, I dont know how, but I know; I and my father are ONE and the SAME. )
17 Aralık 2008 Çarşamba
Aile
Gerilmis bir tel gibi gecen yaklasik 2 haftanin sonucunda bugun ogleden sonra dogdu gunes. Hicbir zaman bir nedene bagli olmayan, ne zaman gidip ne zaman gelecegi ise hic belli olmayan O buyuk ASK. Yokluguna alismak, yoklugunda yasamak oylesine zor ki. Ama varligina olan ASKIM kadar, yoklugunda yasamayi ogrenecegim ASKINI. Aglayip sizlanmadan, sikayet edip, mizmizlanmadan. Beklemeden. Yokluguna da Asik olarak, ogrenecegim, ogreniyorum SENI.
Yillar once Amerika'da yoga yaparken satin almisim dergiyi Ascent June 5 2003 sayisi.
Dun Mira yoga hareketlerine baksin diye verdim eline. Bugun esim derginin kurucusunun ismini soyledi dergiye bakarken. Swami Shivananda Radha. Gurudev Swami Shivananda'nin ailesinden oldugunu anlamistim, emin olmak icin baktim biraz. Gozlerim doldu, okudukca. Icten ice ne kadar sansli oldugunu dusundum ve simdi bunu yazarken de ne kadar sansli oldugumu dusunuyorum. Hepimiz ayni ailedeniz. Dergiyi bile daha O'nu gormeden, hissetmeden once aldirtmis bana. Beklemis beni o guzel bakan gozleriyle. Acmis kucagini, kalbini sonsuza kadar, ve baslamis taa o zamandan, taa evrenin dogumundan itibaren beni sevmeye, daha ben kendimi sevmezken. Swami Radha ilk inisiye edilen batiliymis Gurudev tarafindan ve hemen batiya geri yollanmis "update the Teachings for the Western mind".
"love, service, humility, meditation, consciousness, mind, energy and God" zihinleri berraklasmislarin kendilerinin nerde olduklarini bulacaklari formuldu, kaynagi Gurudev.
Yasaminin erken donemlerinde hayatin amacini sorgulayan bu guzel ruh, Gurudev'in bir meditasyonu esnasinda kendisine gorunmesinden sonra Gurudev'in yanina Rishikesh'e gitmisti. Gurudev onu, derinden kim oldugunu ve hayatinin amacini dusunmeye itmisti. “Her ani bir sey ogretmek icin kullanirdi” diyordu Swami Radha O'nun icin. Gurudev'in mesaji Gercegin ancak dengeli bir hayatta bulunabilecegi ve uclara gitmekten kacinmak icin belli disiplinler kullanmak gerektigiydi. Gurudev her firsatta Swami Radha'ya, karsiliksiz hizmetin onu Ilahi yapacagini soyluyordu.
Daha bugun bu son iki haftada ne kadar cok negatif uca dogru meylettigimi ve bu karanligin kalbime nasil agir geldigini dusunurken, Gurudev yine soylemisti sozunu.
Gozlerim doldu cunku hem O'nun gibi Gurudev'in ayaklarinin dibinde olmak istedim ve sozlerini duymak, hem de Gurudev'in bugun bana nasil konustugunu duydum yine, her zaman oldugu gibi.
SUKURLER OLSUN !
Yillar once Amerika'da yoga yaparken satin almisim dergiyi Ascent June 5 2003 sayisi.
Dun Mira yoga hareketlerine baksin diye verdim eline. Bugun esim derginin kurucusunun ismini soyledi dergiye bakarken. Swami Shivananda Radha. Gurudev Swami Shivananda'nin ailesinden oldugunu anlamistim, emin olmak icin baktim biraz. Gozlerim doldu, okudukca. Icten ice ne kadar sansli oldugunu dusundum ve simdi bunu yazarken de ne kadar sansli oldugumu dusunuyorum. Hepimiz ayni ailedeniz. Dergiyi bile daha O'nu gormeden, hissetmeden once aldirtmis bana. Beklemis beni o guzel bakan gozleriyle. Acmis kucagini, kalbini sonsuza kadar, ve baslamis taa o zamandan, taa evrenin dogumundan itibaren beni sevmeye, daha ben kendimi sevmezken. Swami Radha ilk inisiye edilen batiliymis Gurudev tarafindan ve hemen batiya geri yollanmis "update the Teachings for the Western mind".
"love, service, humility, meditation, consciousness, mind, energy and God" zihinleri berraklasmislarin kendilerinin nerde olduklarini bulacaklari formuldu, kaynagi Gurudev.
Yasaminin erken donemlerinde hayatin amacini sorgulayan bu guzel ruh, Gurudev'in bir meditasyonu esnasinda kendisine gorunmesinden sonra Gurudev'in yanina Rishikesh'e gitmisti. Gurudev onu, derinden kim oldugunu ve hayatinin amacini dusunmeye itmisti. “Her ani bir sey ogretmek icin kullanirdi” diyordu Swami Radha O'nun icin. Gurudev'in mesaji Gercegin ancak dengeli bir hayatta bulunabilecegi ve uclara gitmekten kacinmak icin belli disiplinler kullanmak gerektigiydi. Gurudev her firsatta Swami Radha'ya, karsiliksiz hizmetin onu Ilahi yapacagini soyluyordu.
Daha bugun bu son iki haftada ne kadar cok negatif uca dogru meylettigimi ve bu karanligin kalbime nasil agir geldigini dusunurken, Gurudev yine soylemisti sozunu.
Gozlerim doldu cunku hem O'nun gibi Gurudev'in ayaklarinin dibinde olmak istedim ve sozlerini duymak, hem de Gurudev'in bugun bana nasil konustugunu duydum yine, her zaman oldugu gibi.
SUKURLER OLSUN !
11 Aralık 2008 Perşembe
Yeni bilgi
Yeni ogrendim, ogrendigime bir sevindim bir sevindim. Gun vardir cok uzgun, cok sinirli, cok kotusunuzdur. Hani olur ya insanin gogsunde bir sanci. Boyle doner durur. Iste o donen sey, O'nun cagrisiymis, Ben burdayim, Bana gel, uzulecek bir sey yok cagrisiymis. Hani olur ya ucaktasinizdir ucak baslar sallanmaya, gogsunuzde korkunc bir yanma, korku diye tanimlariz cogumuz, iste o yanma O'ymus. Korkma, gelecegin yer Ben'im diyormus. Hani olur ya insanizdir paylasamayiz bazi bazi sevdiklerimizi, kiskanclik yapariz, icimiz yanar bir baska. Iste o da O'ymus. Paylas herkesteki Ben'im, kaybedecegin kimse yok, oyun bittiginde herkes Ben'im diyormus. Korku diye korktugumuz, Sevmeyi bilemedigimiz O'ymus. Bilince adi Sevgi'ymis.
10 Aralık 2008 Çarşamba
Aynalar
Bir bayram gezmesindeydik. Bayram isin adi, yoksa kutlanacak bir bayramimiz yok bizim.
Bir kanserin ucundan donmus akrabam, kocasini sikayet ediyordu. Kirk sene sigara tiryakiliginden sonra, kanser olmasinin ilk sebebi bu tiryakiligiydi. Ve mutlaka sigarayi birakmasi gerekiyordu. Biraktin mi dedim, bir iki tane iciyorum dedi. Sonra esinin nasil ona hic destek olmadigindan serzeniste bulunarak, bunca yillik tiryakiyim, onumde icme cik disarda ic diyorum, once cikti, sonra yine gozumun onunde yakti bir sigara, diyordu. Bunun adi sevgi mi, insan sevdigine boyle mi yapar, diyordu.
Tarife ve kafamizdaki kavramlara gore evet kocasi onu sevse boyle yapmazdi, en azindan onunde icmezdi. Sonra birden icimde bisey durttu, hic icimde tutamam. Peki sen kendini ne kadar seviyorsun, dedim. Kendini yeterince sevsen gunde bir iki tane sigarayi icmezdin. Sigara seni oldurebilir bunu gordun. Sustu. Kocasi ona aynalik ediyor, kendine olan sevgi-sevgisizligine isik tutuyordu. Disardaki insanlarin hayatlarinda olan bitenleri gormek goreceli olarak daha kolay. Oysa insanin kendisiyle yuzlesmesi, aynalarda kendine bakmasi ise ne cok zaman, ne cok hayat aliyor. Peki bu benim karsima neden cikmisti? Neyime ayna tutuyordu. Sevgi-sevgisizlik??? Ben kendimi ne kadar seviyorum ???
Bir kanserin ucundan donmus akrabam, kocasini sikayet ediyordu. Kirk sene sigara tiryakiliginden sonra, kanser olmasinin ilk sebebi bu tiryakiligiydi. Ve mutlaka sigarayi birakmasi gerekiyordu. Biraktin mi dedim, bir iki tane iciyorum dedi. Sonra esinin nasil ona hic destek olmadigindan serzeniste bulunarak, bunca yillik tiryakiyim, onumde icme cik disarda ic diyorum, once cikti, sonra yine gozumun onunde yakti bir sigara, diyordu. Bunun adi sevgi mi, insan sevdigine boyle mi yapar, diyordu.
Tarife ve kafamizdaki kavramlara gore evet kocasi onu sevse boyle yapmazdi, en azindan onunde icmezdi. Sonra birden icimde bisey durttu, hic icimde tutamam. Peki sen kendini ne kadar seviyorsun, dedim. Kendini yeterince sevsen gunde bir iki tane sigarayi icmezdin. Sigara seni oldurebilir bunu gordun. Sustu. Kocasi ona aynalik ediyor, kendine olan sevgi-sevgisizligine isik tutuyordu. Disardaki insanlarin hayatlarinda olan bitenleri gormek goreceli olarak daha kolay. Oysa insanin kendisiyle yuzlesmesi, aynalarda kendine bakmasi ise ne cok zaman, ne cok hayat aliyor. Peki bu benim karsima neden cikmisti? Neyime ayna tutuyordu. Sevgi-sevgisizlik??? Ben kendimi ne kadar seviyorum ???
7 Aralık 2008 Pazar
Tekbasina
Son yazdigim yazida yalnizim diyordum. Ne mutlu ki baska bloglar var, okuyorum, buyuyorum onlarla da. Bu sefer universitedeki hocamin blogu yol gosterdi. Yazmis kalbinin derinlerinden o da. Yalnizlik degil tekbasinaliktan bahsetmis. Yalnizligin egoya ait oldugunu hatirlatti bana. Kendini yeterince degerli gormediginde ego yalnizliga siginiyor, kendine aciyordu. Bu muydu benim hissettigim diye dusundum yazidklarimi yeniden okurken. Umursamadigimi yazdigimi gordum arada bir yerde. Demek ki yalnizlik degildi hissettigim, ya da icinde bulundugum. Tekbasinalik, kelimesini yollamisti Tanri yakinlardan bir yerden. Dogru konustum, tekbasimayim...
Sonra bu kelimeyi dusunurken (dusunmek benim icin zihinde baslayip kalpte biten bir eylem-icimde hissedene kadar, kalbimde anlayana kadar zihin dondurur durur birseyi) aklima cok sevdigim bir parcasi geldi, cok ozel bir santcinin.
bir sevda çekerdi kalbim sessiz tek başına
varamaz dokunamazdı elim umutsuz yarasına
biliyorum kavuşmak imkansız anlıyorum yaşamalıyım sensiz
tek başına tek başına..
her gece hayalimde düşümde her kadehin bitişinde
bir buruk bir gariptir içim aklımdan her geçişinde
biliyorum kavuşmak imkansız anlıyorum yaşamalıyım sensiz
tek başına tek başına..
Sonra kavusamadiklarim geldi aklima. En basta annem. Tanri'nin hayatimda cok meshur bir oyunu vardi. Bir sevda cekerdi kalbim, sessiz tek basina. Ben ne zaman sevda ceksem, tokadi yedim alim allah. Ne zaman kalbim fikirdasa, gozlerimden bosanir yaslar. Bu klasik cok gulme aglarsinla ozdes degil, yanlis anlasilmasin. Ama oyunu oyle iyi ogretti ki yillar icinde, simdi yerimden seyreyliyorum sevdalari, sevdalandiklarimi. Annem annem dedim, soyle doyasiya hala icimdeki sevgimi yasadigimi bilmem. Kardesim diye sevda cektim, o da ayri bir tokat hikayesi. Esim deseniz alti sene dile kolay. Ne zaman sevdalansam ilk gunku gibi yerle bir olur hayatim. Dersimi aldigim Mira'dan belli. O Tanri'nin, hic heveslenmedim BENIM OLSUN SEVEYIM diye :) Senin cocugun o ben bakiyorum dedim,hissettim. Mira deyince aklima geldi, ne kadar da aynalik yapiyor cocuklar bizlere. Mesela ben o sevdalanma hallerindeyken ki halime dalip gittigimde hatirliyorum, tam Mira gibiydim, iki yasinda bir kiz cocugu gibi yani. Mira'ya birseye olmaz deyince, sirasiyla ve suratle diger olmazlar geliveriyor ardindan. Nasil mi ? Mesela Mira elini prize sokma tehlikeliden sonra diger butun tehlikeli ve olmaz seyleri isaret ediyor. O da tehlikeli, evet o da, evet o da. Ayni boyleydi hikayem. Tanri'ya gosteriyordum, bunu seveyim mi ? Hayir. Bunu, hayir, ya bunu, hayir. Vedanta'da Neti Neti ogretisi vardir. Ne bu, ne bu. Kim oldugumuzu anlamak icin uygulariz. Ben kadin miyim, ben evlat miyim, ogrenci miyim? Sorulan butun sorulari kalpten cevapladigimizda hicbiri olmadigimizi iyice hisseder, bilincine variriz. Iste o misaldi benim sevdalanmam. Ne o, Ne o. Peki ya SEN ? Bu soruyu Hindistan'da sormustum, belli belirsiz ama yine ayni kalp fikirdamasiyla. Bir volkan gibi patlayarak geldi cevap. Lavlar artik heryerdeydi, herseyin ustunu kapatmisti yakarak. Simdi heryerde Sen varsin, sevdigim hersey Sen, sevmediklerimse ben. ben olecegim yasarken, Sen olacagim öldüğümde, bu yolu Sana gelecegim tekbasima....
Sonra bu kelimeyi dusunurken (dusunmek benim icin zihinde baslayip kalpte biten bir eylem-icimde hissedene kadar, kalbimde anlayana kadar zihin dondurur durur birseyi) aklima cok sevdigim bir parcasi geldi, cok ozel bir santcinin.
bir sevda çekerdi kalbim sessiz tek başına
varamaz dokunamazdı elim umutsuz yarasına
biliyorum kavuşmak imkansız anlıyorum yaşamalıyım sensiz
tek başına tek başına..
her gece hayalimde düşümde her kadehin bitişinde
bir buruk bir gariptir içim aklımdan her geçişinde
biliyorum kavuşmak imkansız anlıyorum yaşamalıyım sensiz
tek başına tek başına..
Sonra kavusamadiklarim geldi aklima. En basta annem. Tanri'nin hayatimda cok meshur bir oyunu vardi. Bir sevda cekerdi kalbim, sessiz tek basina. Ben ne zaman sevda ceksem, tokadi yedim alim allah. Ne zaman kalbim fikirdasa, gozlerimden bosanir yaslar. Bu klasik cok gulme aglarsinla ozdes degil, yanlis anlasilmasin. Ama oyunu oyle iyi ogretti ki yillar icinde, simdi yerimden seyreyliyorum sevdalari, sevdalandiklarimi. Annem annem dedim, soyle doyasiya hala icimdeki sevgimi yasadigimi bilmem. Kardesim diye sevda cektim, o da ayri bir tokat hikayesi. Esim deseniz alti sene dile kolay. Ne zaman sevdalansam ilk gunku gibi yerle bir olur hayatim. Dersimi aldigim Mira'dan belli. O Tanri'nin, hic heveslenmedim BENIM OLSUN SEVEYIM diye :) Senin cocugun o ben bakiyorum dedim,hissettim. Mira deyince aklima geldi, ne kadar da aynalik yapiyor cocuklar bizlere. Mesela ben o sevdalanma hallerindeyken ki halime dalip gittigimde hatirliyorum, tam Mira gibiydim, iki yasinda bir kiz cocugu gibi yani. Mira'ya birseye olmaz deyince, sirasiyla ve suratle diger olmazlar geliveriyor ardindan. Nasil mi ? Mesela Mira elini prize sokma tehlikeliden sonra diger butun tehlikeli ve olmaz seyleri isaret ediyor. O da tehlikeli, evet o da, evet o da. Ayni boyleydi hikayem. Tanri'ya gosteriyordum, bunu seveyim mi ? Hayir. Bunu, hayir, ya bunu, hayir. Vedanta'da Neti Neti ogretisi vardir. Ne bu, ne bu. Kim oldugumuzu anlamak icin uygulariz. Ben kadin miyim, ben evlat miyim, ogrenci miyim? Sorulan butun sorulari kalpten cevapladigimizda hicbiri olmadigimizi iyice hisseder, bilincine variriz. Iste o misaldi benim sevdalanmam. Ne o, Ne o. Peki ya SEN ? Bu soruyu Hindistan'da sormustum, belli belirsiz ama yine ayni kalp fikirdamasiyla. Bir volkan gibi patlayarak geldi cevap. Lavlar artik heryerdeydi, herseyin ustunu kapatmisti yakarak. Simdi heryerde Sen varsin, sevdigim hersey Sen, sevmediklerimse ben. ben olecegim yasarken, Sen olacagim öldüğümde, bu yolu Sana gelecegim tekbasima....
4 Aralık 2008 Perşembe
Bugun
Yilan yine cikiyor kivrila kivrila, atesi yakiyor beyin hucrelerimi.... Delirecegim... Ne zamandir bu kadar ucunda hissetmemistim kendimi hayatin. Bu kadar ucurumunda. Atla deseN atlayacagim. Sen'i bekliyorum. Oyle yalnizim ki. Kimse, hicbirsey dindiremiyor yalnizligimi. Dindirmesini isteyen kucuk ben de yok su siralar. Yalniz olmayi seviyorum, cunku bir Sen varsin simdi yolun sonunda. Baska hersey onemini kaybetti. Delirecek gibiyim ama bugun. Biliyorum sonu yine iyiye alamettir, ama tasimasi cok guc bugun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)