28 Ekim 2013 Pazartesi

Cekirge bir sicrar, iki sicrar


Herkes Facebook'ta hesaplar acarken ben de bu akimdan etkilenip, nedir bir bakayim diye uye olmustum bir zamanlar. Cok uzun surmedi uyeligim. Hindistan'dan defteri temize cekip donmusum, zaten oyle insani insan ustune ekleyerek biriktiren bir yapim yok, Facebook'ta karsima cikan tarihi arkadaslara arada gorusmedigimiz 25 yili anlatmak iki sorudan sonra isime gelmez hale geldi ve hadi bana eyvallah demek cok kolay oldu.

Ikinci Facebook girisimim Kanada'ya gelismizle gerceklesti. Ailede herkes Facebook'ta olunca bizim 10 bin km otede olusumuzu an be an takip etmek isteyen fertler vardi. Olur dedim gonulsuzce sonra bir baktim ki aileye bilgi ve gorsel aktarmak bir yana ben kendimi sayfalar icinde kaybetmisim bile. Ogrenmeye doyamayan bir insan icin bulunmaz nimet. Beslenmeyle ilgili sayfalari begen, ruhaniyetle ilgili sayfalari begen, onu begen bunu begen derken etrafima bir guzel ipekten ag oruvermistim bile. Nefessiz kaldigimi anladigim bir gun aninda silmekte zorlanmadim yine.

Ucuncu seferde ise hersey guzeldi. Ben sakin hayatimdan memnun, aile Facebook'suzlugumuza alismis.
Ama arada sikayetlerim vardi, cok sey biliyorum, bu bilgiler ziyan oluyor, insanlara hizmet etmek istiyorum. Allah duymus olmali ki aşı konusunda gonullu calisan bir arkadasimin on ayak olmasiyla yeniden kendimi Facebook'ta buluverdim. Bu sefer kendimi daha iyi hissediyordum. Sadece aşı konusunda arastirmalar yapiyor, ceviriyor, aşı grubunda paylasiyor, orada sorulara cevap veriyordum. Hizmet ediyordum iste. Sonra bos kaldigimda da ustalardan ozlu sozler okuyayim diye yine basladim begenmege. Hazir burdayken guzel yemekler bulayim diye basladim baska sayfalari begenmeye, sonra saglikli beslenme sayfalari derken kendimi yine 200 sayfanin icinde bogulmus buluverdim.

Arada soyle bir donem daha gecti. Gezi protestolari donemi. 10 bin km otede, kardesime bagimli, acaba öldü mü, polis iceri aldi mi, ac mi, sokakta mi endiseleri icinde saatlerimi facebook tepesinde haber kovalarken ve ilac, avukat, kablosuz internet sifreleri paylasirken buldum. Orda olamiyordum ya burdan destek olurdum.

Bu kaosun icinde omuzumun ustunden bakan biri vardi. Gulumsuyordu bana hep sefkatle. Sabirla beni bekliyor gibiydi. Gormezden gelmeye calistim cogu zaman, goz goze geldigimizde de, hirsla kafami geri isime, "hizmetime" cevirip gormezlige geldim ama isim bitip de kalktigimda bilgisayarin basindan hic de oyle hizmet etmis bir huzura sahip degildim. Aksine her gecen gun daha hircin olmaya baslamistim.

O devirde gecti, baska yuzlesmelerle gecistirildi facebook konusu. Ve geldik bugune.

Subattan bu yana durup durup kendime sordugum bir soru vardi. Hizmet mi ediyorum yoksa hizmet etme palavrasinin altinda birseylerden mi kaciyorum?

Ve her bu soruyu sordugumda cevabi hep duysam da bu konuda hicbir adim atmadim.

Bir yer var. Ucurumun kenari gibi. Bir yani zifiri karanlik. Bir yaninda insan kayniyor. Zifiri karanliga dokunmuslugum var. Sarhos edici bir guzellige sahip. Korkulacak aslinda birsey yok. Ama korkanin kim oldugunu biliyorum coktan. Yasamaya ugrasan, ölmemek için direnen kucuk ben.

Soruyorum ona arada, simdi olsen ne olmayacak hayatinda. Facebook ve icerigindeki hersey, ailende organize etmeye calistigin sorunlar, Turkiye'deki ailenin parcasi olmaya calisma hevesin. Bu kadar azicik sey kalmisken ölüme, insana ne derler bilmem azizler?

Sabah bu niyetle oturdum bilgisayarin basina, Swamijiye bir email yazdim, yollanmayacak bir email.
Sordum ben ne yapiyorum diye.
Gulumseyen yuzunu gordum.
Hepimiz biliyorduk.

Bir yer var karanlik ve cok derin. Su anda korkuyorum kendimi oraya birakmaya. Ama cagiriyor.
Sarhos edici bir guzelligi var.
Daveti geri cevirmek yuzyilin aptalligi olur.
Gitmem lazim.

Cekirge Facebook'ta bir sicradi, iki sicradi, ucuncude kapana sıkıştı.

Cok guzel bir deneyim oldu o ayri.  Bugun sanki baska sehre giden bir ogrenci gibiydi gunum. Adresler alindi, guzel dilekler paylasildi. Gunluklere yazilan satirlar gibi. Seneler sonra baktigimda gorecegim bugunun beni tasidigi yeri. Bugune getirenlere de simdi sukretme zamani. Iyi ki vardiniz, iyi ki varsiniz!

ASKla...

18 Ekim 2013 Cuma

2013

Yaklasik yirmi kusur yildir farkinda oldugum bir sembol var hayatimda. 13.

Oyle ugursuz 13ler gibi degil. Aslinda ilk oyle sanmistim ben de, ama sonra dikkatle izleyince farkettim ki 13 bana sorun var coz mesajini tasiyan bir rakam.

Bayildigim 13 no'lu evlere tasinmamisimdir mesela "hic sorun cozecek halim yok" diyerek.

13'lu gun planlamam onemli gunlerimi. Hani evlilik, seyahat gibi mesela.

Ve beklenen an geldi catti. 2013. Gelisinden once bakiyordum soyle birkac ay oncesinden. Bakalim dedim, neler getireceksin onume coz diye. Icten ice seviniyordum isin cogu bitti azi kaldi diye. 2013 soyle 25 yil once gelseydi cunku tovbe hayatta kalamazdim :)

Ilk aylar benle basladi. Gecmisin butun yaralari vucudumda yerlerini acik ettiler. Fiziksel olarak aci cektim yaklasik iki ay. Sonra esime gecti. Sonra Mira'ya. Ordan anneme, sonra kiz kardesime, sonra esimin ailesine. Yilin bitmesine iki ay kaldi. Cozume ulasmayan seyler var hala. Eminim cozulecek kendi ritminde.

Mevlana, zitlarin uzlasmasi hayat, savasmasi ölümdür diyor. Hep hayat kazanacak. Hep kucuk ben olecek.

Bu uzlasma turlari suresince cok zorlu gunler de gecti, bebek isiymis dediklerim de oldu. Ama bu surecte yasadigim olaganustu bir deneyim oldu ki bin soze bedeldi.

Her zaman zihnin nasil kaygan, nasil guvenilmez oldugunu okurum. Her zaman kendime ogretmek icin ugrasirim zihnin kolesi olma, efendisi ol, diye. Deneyim zihinle ilgili.

Kardesim nisanlanmaya karar verdi. Kanada'da oldugum icin gelecegim asla beklenmiyordu. Pazar gunu karar verildi, Nisan cumartesi olacakti. Kimseye haber vermeden gittim Istanbul'a. Cuma sabahi elimde bavulum ceke ceke yuruyorum dayimlarin evine. Annem orda kaliyor. Balkonda oturuyorlar. Hava gunesli. Dayim, S.Teyzem ve annem. Ben balkonun onunde bavulumu ceke ceke yuruyor ve gozlerinin icine bakiyorum gulumseyerek. Onlar bana bakiyorlar. Dayim Uma Kanada'da bilgisine sahip. S. Teyzem de bu bilgiye sahip ama zihine bunu belki bir kac kez bildirmis. Dayim ona kiyasla daha cok tekrara sahip. Cunku benimle Kanada'dan telefonla konusuyor. Bilgi tazeleniyor. Annem Uma Kanada'da bilgisini en cok tekrarlayan zihin. Nerdeyse iki gunde bir skypetan beni gorup bu bilgiyi temize cekiyor.

Sahneye geri donelim. Dayim bana bakiyor. Acaba bu kadin kime misafirlige geldi, ne kadar da cok Uma'ya benziyor diyor. S.Teyzem "Aaaa Uma!" diye bagiriyor beni taniyor. Annem S.Teyzemi durterek "Uma kim?" diye soruyor. Beni taniyamiyor.

S.Teyzemi duyan dayim da zihinde gecen Uma'ya ne kadar cok benziyor cumlesi onaylaniyor ve o da "AA Uma!" diye sevinip ayaga kalkiyor. Annem hala oturuyor ve bir tek kasi kipirdamadan bana bakiyor. Kizi karsisinda, ama zihin ona bunu tanima izni vermiyor. Cunku zihine gore Uma Kanada'da.

Bu olaganustu deneyim icin sukrediyorum. Ne iyi ettim de gittim diye seviniyorum. Sadece mutlu degil, aci deneyimleri de ayni sukranla alip hayatima katiyorum. Aciyi donusturecek sevgi icin dua etmeye devam ediyorum. Hicbir kelime iyilestiremez kanayan yaralari, birtek sevgidir gucu yeten... ASKla...