28 Temmuz 2011 Perşembe

Dogrusu

Gecenlerde (hatta bayagi gecmis olabilir) yalan ustune mimler okumustum. Yorum yazmak istedim sonra da vazgecmistim. Simdi yazasim var yalani degil de dogru'sunu :)

Ben cok baskili bir evde buyudum. Cem Yilmazin bir parodisi var kizlar cok iyi yalan soyler erkekler beceremez. Cunku erkeklerin her istedigi yapilirken, kizlarin herseyi yasaklanmistir. Dolayisiyla kizlar da istediklerini yapmak icin yalansoyler temali.

Ben de oyle yapmistim. Cunku hayir dedikleri konular bana cok sacma geliyordu, kavga etsen bir yere varmiyordu. Ben de kendimi odama kapatir, ertesi gunu de yalani organize ederdim. Kardesimi de egitmistim bir guzel. Ilki soyleydi. Sakin anneme E'nin telefon actigini soyleme. (E telefon acamaz bizim evimize, simdi bu mantikli mi??) Neyse kapi calar aksam, annem gelir, kardesim kosarak kapiya gider, annemin bacaklarina sarilir. "Anneee ablam E ile telefonla hic konusmadi". Tabii annemden simsek gibi bakislar gelir. Sonrasi kavga kiyamet. Seneler gectikce ben de haliyle daha profesyonel oldum, tabii beraberinde kardesim de. Kendi istedigimi yapmak motivasyonumdu. Baska da bir nedeni yoktu. Ama ne cetrefilliydi bu is. Bir yalan soylersin, o yalani unutmaman gerekir, o yalani desteklemek icin birden fazla yan yalan hikayeye ihtiyac vardi. Olme essegim olme.

Evden ayrildiktan sonra yalan soylemek icin nedenim kalmayinca dogrucu Davut oluverdim. Ne sorsalar dogrusunu soyleyiveriyordum. Insanlar bu sefer verdigim cevaplar karsisinda sasirip kaliyorlardi. Ama o ucta zaman icinde yontuldu, sakinlesti. Beyaz yalanlar soyledim o donemlerde eminim, ama kimsenin hayatini etkileyecek boyutta degildi hicbiri.

Sonra Amerika'ya gittim. Orda cocuklarla ve yoga-meditasyonla gecen 2 yil sonunda farkettim ki yalanin en buyugunu kendime soylemisim. Senelerce. Farkina bile varmadan. Anneme soyledigim yalan oylesine masum kaldi ki kendimle yuzlesmelerimin yaninda. Ne cok aldatmisim kendimi, ne cok!

Sonra Turkiye'ye dondum, yillardir kaynayan volkan patladi, kendim dahil yakinimdaki herkesi de yakip kule cevirdi.

Sonra Hindistan... Iste kullerinden dogan kus hikayesi bu sanirim :) Dogru soylemeye baslayinca dogrunun dibi yok ayni yalanin olmadigi gibi. Seni aldikca aliyor icerlere, guzelliklere. Dogru soyledikce gucleniyorsun, guvenin geliyor kendine. Farkediyorsun ki saklamaya degecek, uyduralacak hicbirsey yok etrafta. Kavga ise kavga. Guzel olan dogruyu konustugun icin biri kavga ediyor seninle, anlamli az da olsa :)) Dogrunu savunuyorsun bugunun sartlarinda, yarin onu da yapmayacagini bilerek! Ertesi konuda onu da savunmuyorsun cunku adim adim ogretiyor dogru sana dogrunun otesindeki dogrunun icinde ne hakli var ne haksiz, oyun oynuyoruz kendimizce. Hindistan'da duymustum hep dogruyu konusursan bir sure sonra soyledigin hersey gercek olmaya baslar diye. Cunku artik sozunde hikaye yok, kandirmaca yok, sozun senin sozun degil Onun Sozu. Tabii gercek olacak!

Bu sabah Gurudev okuyordum orda cikti karsima bu paragraf, yazi da ondan yazildi. Ne mutlu dogruya, dogruyu konusanlara!!!

A truthful man is free from worry and anxiety, he has a calm mind. He is respected by society. If you speak the truth for twelve years you will get vak-siddhi - then whatever you speak will come to pass. There will be great power in your speech - you will be able to influence thousands.

Dogruyu konusan kisi endise ve kaygidan bagimsizdir. Sakin bir zihni vardir. Toplum tarafindan saygi duyulur. Eger 12 yil boyunca dogru konusursan Vak-Siddhi sahibi olursun ki boylece ne soylersen soyle gercek olur. Konusmanda buyuk bir guc olusur. Binlerce insani etkileyebilirsin konusmanla.

Daha temiz bir dunya sadece coplerimizi sokaklara atmayarak, geridonusume katkida bulunarak olmaz kanimca. Temiz bir dunya agzimizdan cikan sozlerin titresimiyle olusur.

Dun bir hareket gordum. Norvec'te yasanan olayin ustune medya surekli katilin fotograflarini buyuk boy yayinlayarak olayin nasil korkunc olduguna dair haberler yaparken, ayni ulkede bir araya toplanin baris cagrisi yapan, huzuru konusan, mum yakip birbirine sarilip kayiplar icin toplanan gruplarin hicbirini haber sayfasina tasimiyordu. Bir Norveclinin baslattigi hareket sonucu dun 200000 email butun yayin organlarina yollanmisti. Basin para yapmak icin korkulari ve dehseti koruklemesin. Sevgi, baris, huzur onemli bunlara dikkat cekmeli diye.

Gun icinde kendimize bakmaliyiz, nasil bir dunyayi destekliyoruz. Nasil bir dunyayi destekliyorsak, iste o dunya bizim dunyamiz, kimseye sikayete gerek yok...

ASKla...

26 Temmuz 2011 Salı

Ozlem

Daha once de yazmisimdir ben ozlem nedir pek bilmem. Dusundugum herkesi burnumun dibinde yasarim, kimse uzagimda degildir. Esimle kavgalarimiz olmustur gecmiste, yanimda kalsana, benimle otursana gibi. Bunlar ozlemle degil de sohbetle muhabbetle ilgilidir. Yoksa simdi ailem uzakta, duysalar uzulurler tabii ama hic uzaklik kavramim yok simdi de icime bakinca. Herkes burda benimle, ne zaman animsasam.

Ama bugun baska bir sey yasadim. Cok da hazirliksiz yakalandim.

Gectigimiz hafta boyunca hergun yeni evle ilgili kosturdum. Yok boyasi, yok masasi, yok halisi, yok koltugu. Hergun baska bir seyi arastirdim, gittim, gordum, konustum. Aralarda kendimle kaldigimda geri dondum, asil yerime. Ama o yerimde kalislarimda cok kisa surdu bu kosturmaca halinde.

Bugun bir tikla actim dinlerim diye


Daha ilk satirin calisiyla birden gozlerimden yaslar bosanmaya basladi. Gozlerimi yumdum, arkama yaslandim. Icimde kucucuk bir cocuk kosuyordu sanki annesinin veya babasinin ozledigi kucagina. Ayri degildik ama ahh nasil ozlemisimmm...

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Ne yaptigimizi biliyor muyuz?

Gecenlerde bir belgesel seyrettim. Ortasindan basladigim icin cok detay veremeyecegim. Konu Kizildeniz'deki Jaws'lardi. Misir'da bir yaz, her zamanki gibi insanlar yuzerken bir gun kopekbaligi saldirisi oluyor. Bir kadin agir yaralaniyor. Bir saat sonra yeni bir saldiri oluyor. O da agir yarali hastaneye kaldiriliyor. Sahil seridini kapatiyorlar ve arama yapiyorlar. Iki kopekbaligi yakalayip öldürüyorlar. Ertesi gun sahil yeniden aciliyor yuzmeye. O gun bir baska saldiri daha gerceklesiyor ve ölümle sonuclaniyor. Toplamda 4 yarali ve 1 ölüm...

Bunlar anlatilirken dalgiclarla da roportaj yapiliyor. Dalgiclar 25 senedir orda daldiklarini, kopekbaliklarinin asla insanlara zarar vermediklerini anlatiyorlar. Baska bir bilim adami konusuyor. Kopekbaliklarinin menusunde insan yoktur diyor. Ve herkes ayni soruyu soruyor, neden bu saldirilar oluyor?

Yapilan arastirmalar sonucu ortaya cikan cevap su:

Sahil serdinin bir yerinde ekmekle baliklari besliyorlar. Cocuklar icin cok masumca bir eglence olan bu is, yuzlerce baligin beslenmek icin sahile gelmesine yol aciyor. Sahile gelen yuzlerce balik ayni titresimi yayiyorlar, burda yiyecek var. Bu titresimi alan kopekbaliklari, menude insan olup olmamasini onemsemeden, sadece titresime gelip, onlerine gelen ilk kisiye saldiriyorlar.

Simdi butun bu konuyu anlatmamin bir tek nedeni var;

Belgeseli seyrettigimden beri dusunuyorum. Bizim gun icinde yaydigimiz titresimler etrafimizda nasil bir dunya yaratiyor. Olumsuz seyleri tekrar hatirlatmayacagim, ama okuyan herkes etrafinda kendisini rahatsiz eden konuya bakip sonra da kendi icine bakabilir bulabilmek icin.

Hindistan'da cok aziz vardir. Bazen insanlar, ozellikle batililar, "ohh ne guzel boyle butun gun hicbirsey yapmadan oturuyor" diye dusunurler. Buna cevap hep duyardim, "O'nun dunyaya neler yaptigini sen bilemezsin".

Biz dunayaya ne yaptigimizi biliyor muyuz acaba???

12 Temmuz 2011 Salı

Ilac

Separate yourself from the objects. Have the strong conviction that `I' does not belong to the objects, that the objects do not belong to the `I'. Identify yourself with the infinite `I' (the satchidananda Brahman) - and abandon the burden of the physical body. Become a videha mukta (liberated and bodiless) - all burdens will perish now.

-Swami Shivananda

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Suretleri

2002 yilindan bu yana damla damla baslayip, oluk oluk akan ogretileriyle hayatima anlam katan videodaki butun ruhani hocalarin onunde egiliyorum.

Videoyu kim hazirladiysa onun da ellerine saglik, videoda gorunen hocalarin cogu hayatimin bir yerine dokundu bu gectigimiz on yilda.

Uzuntu, dert, tasa, gozyasi dolu bir yasami alip bu hale getirdiler. Yoktan varettiler, mucizelerine her gun sukrediyorum.



5 Temmuz 2011 Salı

Ilahi davranislar

Swamiji tatillerinden birinde babasinin ulkesi Haiti'ye gitmis. Soygunun, cetelerin cok yaygin oldugu ulkede, bir yerden para tahsil etmek uzere bekliyorlarmis. O sirada cetelerden biri ellerinde kalasnikoflarla iceri girmisler. Butun paralari almislar. Herkes korkudan butun emirlere uyarken, Swamiji hic istifini bozmadan bankonun kenarinda duruyormus. Yuzu maskelilerden birisi kalasnikofunu Swamiji'ye dondurup tehdit etmis. Swamiji biraz uzun boylu ve iri yaridir. Elini kalbine dogru goturup isaret ederek, " Bu vucudu oldurerek Ben'i oldurecegini mi saniyorsun?" demis sogukkanli ve alayci sesiyle. Ve maskenin ardindaki adamin gozlerinin dibine dogru bakmis, dimdik. Adam birden titremeye baslamis ve diger arkadaslarini telasla cagirarak, voodoo buyucusu, bu voodoo buyucusu hadi cabuk bitirin isinizi diyip cikartmis digerlerini de en kisa zamanda.

Insanlar Swamiji'ye madem her davranisi yapan Tanri o zaman ben gidip adam oldureyim simdi diyenlere soyle cevap verir. Senin kurulumunda yok bu (o kisiyi kastederek). Yoksa soyguncuya o plani yaptiran kim? Sen de birgun hirsizdin! Herkes olgunlasacak, herkesin zamani gelecek. Herkes bir gun Eve donecek.

Yine konusmalarindan birinde soyle der Swamiji, bir yoldan gecsem ve orda bir adamin bir kiza tecavuz ettigini gorsem, sizce ben kimseye zarar vermem kuralini uyguluyorum diye, bunu yapan da Tanri'dir diye yurur gider miyim?
Hayir, huzur ve sakinlikle o adami oldururum, der.

Onemli olan hangi davranisi yapip yapmadigimiz degildir, onemli olan yapilan davranisin O'nun tarafindan yapildigi bilincine varabilmektir. Iste bu noktada baslar teslimiyet. Iste bu noktada O mukkemmellik icinde kendini gostermeye baslar.

Parkta cocuklar oynarken seyrederken onlari, cocuklardan biri salincaktan dusmek uzereyken birden basini cevirdigin icin gorursun ve hemen yetisip kurtarirsin. Icinde bir nese olur. Cocugu bak nasil kurtardim diye, iste kurtaran sen degilsindir, hepsi O'nundur. Icini durten, senin basini obur tarafa o an cevirten. Bu mukkemmellik O'nun varligini gun icinde daha cok yasamakla daha da gelisir, artar.

Biri haksiz yere seni yere yapistirdiginda eger susuyorsan tabii susabilirsin, ama konusuyorsan bu da O'nun dilegidir. O'nun dilegi herseye boyun egmemiz degil, herseyin O'ndan geldigini bilmemizdir.

Simdi bir akli selim gelse bana dese, nerden biliyorsun O'nun dilegi diye yazip duruyorsun diye, bilen ben degilim, sadece ayetleri aktariyorum ve azizlerin dediklerini, hep hatirlamak adina.

Askla,

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Icimizdeki

Cok anlastigim bir arkadasimla konusurken daha da neselenmek kolay
Cok guzel gecirdigim bir gunun sonucu kalbimde huzurla oturmak kolay
Cok iyi bir insani sevmek kolay
Cok iyi bir evde yasamak kolay

Ben ne zaman anliyorum biliyor musunuz icimdeki O'nun varligini;
Hic sevilmeye deger olmadigini dusunecegimiz bir insana bakarken kalbimde sefkat duyarken

Bir insana hizmet etmek kolay, acsa yemegini verirsin, uykusu geldiyse uyutursun
Ben ne zaman anliyorum biliyor musun icimdeki O'nun varligini;
Insan olarak hic aklima gelmeyecek bir detayi yaparken buldugumda kendimi ve karsimdaki bu yaptigim karsisinda kelimesiz kaldiginda

Bazi insanlar icin hakkini savunmak kolaydir
Ben ne zaman anliyorum biliyor musun icimdeki O'nun varligini;
Korkusuzca, hicbir sinir tanimadan, kaybedecek hicbirseyi olmadiginin bilincinde, dunyayi versen almayacak edasinda konusup karsisindaki insana cevabini verdiginde

Sen dunyayi almayacagini gosterirsin, ve iste o anda dunya herseyiyle ayaklarinin onune serilir

Hersey kim oldugunu sana gostermek icin burda.
Gor iste simdi nerdesin!