23 Şubat 2010 Salı

Ben

Ben bugun, simdi, su anda herseyin icimde dogdugu, herseyi seyrettigim, herseyin akisini gordugum, gulmeyen, aglamayan, sadece bakan gozum. Gozlerin arkasindaki goz...

22 Şubat 2010 Pazartesi

Dogumgunu

Onunde yerlere kapansam, her gun her gece el acip dua etsem, malimi mulkumu varimi ve de yokumu kullarina dagitsam, senin beni su evirip cevirip sana dondurme seklinin binde birine erisemem... Aramizdaki fark bu.
Simdi bak olayi taa nerelere getirmisim.
Ikiligin dibine vurmusum.
O ordaaaaa, bense buracikta.
Aci olmaz da ne olur bu bilinc seviyesinde.
Neyse yine enteresan bir sey bunu gorebilmem.
Bu kismini henuz cozememekle birlikte bu kadar kuculdugumu farkedebilmek guzel.
Eveeet geldik bir baska dogumgunune.
Yemin ediyorum bakiyorum benim dogumgunum kadar cibiliyetsiz kutlanan bir baska dogum gunu yok. Bakiyorum, bakiyorum ya iste aci o yuzden var. Aci var mi aslinda; yok.
Iyice doladim dilime de, neyse olay soyle:
Bir suredir cok sukur oylesine yuzuyorum ki Okyanusunda, kim acsa dogumgunu muhabbetini, inan oyle uzagim ki hic ugrasamayacagim simdi dogumgunu konusuyla diyip susturuyordum.
Kardesim kalkti geldi baska sehirden. Benim icin geldigini hic dusunmedim bile. Yani o benim icin gelmistir de, ben oylesine Ben'de demirliydim ki umursamadim. Kardesimin varligini tattim yanimdayken o kadar.
Mira guzel zaman gecirsin ve de hos anisi olsun diye, babasina soyledim bana kart aldirttim.
Sonra gittim kucuk kek kaliplari aldim. Sonra pazar gunu Mira'ya kekleri yaptirdim, kaliplara koydurttum. Ustlerini kalp sekerlerle suslettim. Butun bu olanlari kameraya cekti kardesim. Sonra ben seyrettim. Duyduklarima inanamadim. Bir Nazi'nin yeniden dunyaya gelmis hali gibiydim. Oysa ben onceki hayatimda melek oldugumu dusunmustum hep. Ama gozlerim ve kulaklarim nazi olduguma dair onayliyordu beni.
"Onu oraya koyma, suraya birak, sunu koysana, kapa simdi, oyle mi yaziyor, bir daha oku emin misin?" OFFFFFFFFFFFFF!!!
Sonra herkes kendi isine gomulmusken ben ciktim gidip kendi dogumgunum icin mumlar aldim.
Sonra geldim onlari diktim. Sonra mumlari Mira ile sondurduk. Kimse iyi ki dogdun anne sarkisi soylemedi.
Icim o kadar uzaklardayken, bu detaylar zihnime yem atiyordu. Seyrediyordum. Ve icimde huzurum hala ayniydi, el degmemisti. Sadece guluyordum. Bak nasil beni yine ayni oyuna cekmeye calisiyor diye.
Sonra bugun oldu. Asil dogdugum gun. Aslinda dogmadim ve de olmeyecegim ama, zihnim hala anlamadi bu konuyu. Oyuna siddetle devam etmek istiyor.
Esim gecen hafta ben sana hediye almadim yaa deyince, bosver ne hediyesi, oylesine uzagim ki dogumgunu konusuna demistim guvenle.
Sonra ben sana pasta alicam o zaman dedi.
Ertesi gunu canim pasta istedi, iyi ki almamissin alicam ya ben sana pasta dedi. Evet hatirladim, o yuzden almadim dedim. O noktada dogumgunu sadece pastaya duyulan asermisligin tatmin edilisi olacakti. Esim en sevdigi pasta cesidini soyledi, onu alicam ben dedi. Guldum, nasil yani, dogumgunu benim ve senin begendigin pastayi mi yiyecegim dedim. Cok gulduk...
Sonra bugun esim hic nedensiz soyle bir email yolladi. "Ben bir hafta tatli ve seker yemeyecegim" Hayirdir, dedim. Dun mac sirasinda cok abur cubur yemis, karni agrimis, kendisini disiplin etmek icin boyle bir karar almis. Zihnim uyanmisti artik !

Icimdeki huzur dalgalanmaya baslamisti. Ortam musaitti, dun Mira butun gece uyumadigi icin ben yorgun ve uykusuzdum.

Sonra ben bir daha cevap yazip hani yanlis anlasilmasin ama bana pasta alacaktin ama simdi tatli diyetine mi girdin dedim. Ama icim coktan giciklanmaya, dusundukce gozlerim islanmaya baslamisti. Hayretler icinde bir kenarda oturmus bana kis kis gulen zihnime bakakalmistim. Hani hersey yolundaydi, hani cok uzaktim dogumgunune.
Esim yoldan aradi ben ne zaman pasta alayim diye. Artik sinirliydim. Sen gel eve de konusuruz dedim. O zaman sen ismarlayiver bir yerden dedi :)))

Pes degil mi?
Esime tapiyorum. Bu oyunu ondan daha iyi oynayacak biri olamazdi asla.
Tanri'ya ne diyebilirim ki. O orda ben burda olunca olmuyor bu isler :)
Zihnimin o guzel elinden opuyorum, hakiki is cikardi.
Ne kadar miniminnacik bir dogumgunu tohumu hala varmis, gorduk :)
Simdi esim gidip pasta alip gelmis. Yemek istemiyorum ve sorunu olan ben gibi gorunuyorum su anda. O da karsimdaki koltukta uyuyor. Ben de gunluk diye yaziyorum.
Guluyorum, hem de cok. Yeniden icimin ferahlamasi herseyden onemli :)
BENI SEVIYORUM......

21 Şubat 2010 Pazar

Maharajji



Birgun Neem Karoli Baba'nin yanina biri yaklasir. Maharajji ne istiyorsun diye sorar. Bana nasil meditasyon yapilir soyler misin diye sorar. Maharajji kendine ozgu tarziyla soru sorana odanin dibine digerleriyle beraber oturmaya gitmesini soyler ve o giderken "Isa gibi meditasyon yap" der.
Ilerleyen zamanda bir baskasi Maharaj'a Isa gibi meditasyon yapmanin ne demek oldugunu sorar. Maharaj gozlerini kapar. Sanki yok olmus gibidir. Sonra gozunden bir yas yanaklarindan suzulur ve gozlerini acar. "O, Kendini ASK'ta kaybetti" der.

18 Şubat 2010 Perşembe

Laissez-faire

Birakiniz gecsinler, birakiniz yapsinlar bir ekonomik politika aslinda ama tam da benim hayatima uydugu icin esinlendim.
Sukur yine oyle bir noktaya getirdi ki tiksiniyorum kendimden :)
Herkesin herseyinin icindeydi burnum. Ona nefes terapisine gitsene, su gun gitsene, bu gun gitsene, hala gitmedin mi? Suna sertifika programi ayarlama, orada ayarlama, surda da var, su saatler uygun, sunlarda var.
Oburunde baksana, ne zamandir suna bakmadin, ne zaman bakacaksin ki?
Digerine de benzerleri. Aslinda tabii olaylarin ust uste gelmesi bir yana ben de biraz abarttim yazarken ama durumum aynen buymus Gorebildim sonunda.
Sana ne!!! diyorum simdi surekli kendime.
Bir Tanri'nin seni kullanmasi var, bir de Tanri seni kullandiktan sonra senin bu konuyu uzatip taciz etmen var. Anladim sonunda.
Ben Hindistan'da mesaj tasiyan diye bilinirdim, acigim bu olaya. Tasitir mesajlarini, cani ne zaman isterse. Ama sonra Uma o mesaji alana baslar sormaya, ee aldin mi mesaji? okudun mu? ee ne yapacaksin bu konuda? Ama sana demis sunu soyle yap, hani hala yapmadin?
Yahu sana ne????
Sen musaitmissin tasimissin mesaji, gerisinden sana ne? Tanri isini yapamiyor mu? Seni denetici mi tuttu bu dunyaya? biraksana insanlari kendi hallerine. Ve dahi kendini O'nun kollarina sakince.
Ama yok sessizlige tahammulun yok degil mi? Tanri aldi butun isi gucu elinden. Simdi oyle baskalarinin isine satasarak, sarkarak, sulanarak vaktini doldurmaya calisiyorsun. Ama Tanri'nin bildigi yok muydu butun bu isleri senden alirken. O bilmez miydi disardaki milyonlarca insan gibi seni cok mesgul yapamayi.
Anladim sonunda, icimden. Bir cirpida. Acik acik. Cocuk gibi :)
Gorduklerimden tiksindim ama oyle olmasi gerekiyordu bu anlayisa gelebilmek icin. Onlara da sukur.
Simdi herkes, yani O'nun cocuklari O'na emanet. Herkes kendi isinde.
Benim ise hicbir isim kalmadi O'ndan baska. Oturup durumaktan baska dizinin dibinde.
Ta ki bir sonraki is tanimina kadar. Ki o da gelince goruruz, simdiden onu da dusunmeye gerek yoktur :)
Simdi, olanla, oldugu gibi olma zamani...

1 Şubat 2010 Pazartesi

Yuzlesme

Cok seyler oluyor, sukur Tanrima. Gorecek gonul, goz veriyor.
Okul bitti, artik sosyolog diye anilabilecegim. Simdi artik ilk defa sosyolog degilim diyebilecek duruma gelebildim. Bu etiketimi de atabildim ustumden. Yillardir sosyolog olmaya ramak kalmis biri olarak itildim, asagilandim, kucumsendim, layik gorulmedim ve digerleri. Simdi butun o gunler geride kaldi. Diyenler de unuttular bile dediklerini. Iste o gun o herkesin benimle huzur buldugu gun firsat dogdu, Swamiji bitir dedi, ben bitirdim okulu. Ne daha az benim, ne de daha cok. Eskiden yarim kalmislik hissiyle doluyken, her soze alinir, her konusana gucenirdim. Degersizlik hissimi besleyip duruyordum. Form doldurulur ya luzumsuz yerlerde, mesela alisveris yaptiginiz magazada. Sorarlar formda ne mezunusunuz diye, Hacettepe Sosyoloji yazardim. Oysa degildim. Ama lise mezunu da degildim. Senelerimi vermistim, hem de cok emegimi. Nasil yok sayabilirdim. Is gorusmelerinde sosyoloji egitimi aldim derdim, ileri gidip daha da sorarlarsa diplomami alamadim derdim. Ama egitimini almistim son seneye kadar.
Neyse simdi bitti. Gunu gelmis, doldu-ay. Ben artik, biliyorum, sosyolog da degilim. Ve sorgulamam devam ediyor ben kimim?
Bu surecte annem bizi ziyarete geldi. Annemle olan sorunlarimi coktan huzura erdirmistim. Olan herseyin Tanri'dan geldigine olan inancim temizlemisti gecmisimi. Ama nasil olduysa bir adet oncesi sendrom anneme patladi. Icim yaniyordu. Annem beni birakip ilk defa tanistigi insanlarla yemege gitmisti. Ve onlarla kalmisti, ve sabah onlarla kahvalti yapmisti. Yine ben "diger insanlar" icin degistirilmistim. Hep oyle hissetmistim. Bu hissimle kocamin da hayatini zehir etmistim. Digerleriyle daha soyle konustun, digerleriyle daha cok gorustun, digerlerine daha cok soyle yaptin vsvsvs. Degersizlik ikinci perdesini oynuyordu. Agladim cokca annem yanimda otururken. Sonra anlatmaya calistim onunla alakasi olmadigini, temizlendigimi.
Sonra dusundum benim annem olmak ne kadar zordu kimbilir. Ne yapsa elestirirdim herhalde. Kendime bu kadar acimasiz elestiriler yaptigima gore, ona nasil sefkatli olabilirdim ki? Ve simdi anliyorum. Ne kendimi, ne de baskalarini elestirmek degil, once kendimi ve nihayetinde baskalarini oylece kabul etmek. Bu benim diye etiketlememekten geciyordu yol. Ana yol. Annemin ziyaretinde, benim annem soyle olamaz, boyle olamaz, soyle olmali ve boyle olmali diye oyle cok konusmustu ki icsel ego sesi. Ben onun kiziydim, ve tabii o da annem. Boyle olunca pek cok konsept isin icine girmek zorundaydi. Bir anne kizina soyle der mi? Boyle der mi? Boyle bakar mi?
Sadede geldigimde gorebildim. Ben kimim diye sordugumda hala kendimi onun kizi saniyordum. Coktum O' nun huzurunda dua ettim. Lutfen benden al bu etiketi, ben sadece ve sadece sana aitim. Ve o etiketsiz oldugum yerde bana annelik yapan o guzel gozlu kadini oyle cok seviyorum ki. Ve oyle cok sefkat duyuyorum ki. Ve duam devam ediyor, sadece ama sadece Sendeyken onunla iliskiye gecmeme yardimci ol. Yani artik sadece kalbimden gelince arayacak, soracaktim. O'nun emriyle. Kendi istegimle degil.
Kendi istegimle aradiklarimda annemde "zaten beni hep isiniz olunca ararsiniz" yargisinin olusmasina neden olmustu. Yanlis heryerde yanlisi doguruyordu.
Ben kimim? Dogmadim, dogurulmadim. Olmeyecegim.
O anlarda gecmise oyle cok bakmistim ki annemi sucladigim seylerden biri bana hic sarilmadi cocuklugumda idi. Isten geldiginde soguk merhabalasirdik. Simdi'me baktim. Esim gunu nasil gecerse gecsin, biz dunyanin en buyuk kavgasini da etsek, isten dondugunde, kapiyi acip eve girerken yuzunde kocaman bir gulumseme olur. Dunyanin en mutlu erkegini gorurum hep kapinin esiginde. Ben ise oldugum yerde durmaya devam ederim, pek ender gulumserim. Ne moddaysam o yuz ifadesiyle bakarim o en guzel guluse. Yerimden kalkmam, yerde oturuyorsam o yanima kadar gelir, egilir yerlere kadar ve oper beni hic gucenmeden. Iste bu sahnede gordum nasil gecmisin acisini yasatmaya calistigimi. Oysa gecmis bitmisti. Bugun, simdi huzur burdaydi. Gulumsuyordu Tanri karsimda. Ve affettim gecmisimi, ve sifalandi gecmisteki kiz, ve bugunku kadin kendini iyi hissetti. Kapi acildi bir sonraki aksam, ben kostum kapiya ve annemin bana sarilmasini istedigim gibi sarildim simsiki kalpten esime. Oylece kaldik kapinin onunde, kocaman bir kalp seklinde. Herkes huzura kavustu.
Sonra o dongunun icinde kardesim belirdi. Icimdeki acilardan biriydi. Nesemi paylasmak istesem soguk sesiyle donup kaldigim, yaninda olmak istesem uzaklastirildigim, konusmak istesem uzatmamam gerektigini duydugum, derdimi anlatmak istesem sacmaladigimi soyleyen, her seferinde ama her seferinde kafami duvara carptigim, kalbimin cokca acidigi iliskim. Benden 9 yas kucuk olmasina ragmen sesimin ararken korkudan titredigini farkettigim, kendimi ona begendirmeye calistigimi sik sik yakaladigim, beni sevsin bana daha yakin olsun diye son olarak borc para verdigimi farkettigim iliskim. Annemle arasi kotu oldugunda bana yakinlasan, derdi oldugunda beni animsayan, hayatiyla ilgili yorum yapmaya kalkisacak olursam kesip atilan iliskim. Ne kadar cok negatiflik yuklenmisti bu iliskiye. Ise ilk neden korkuyorum diye kendimi sorgulamakla basladim. Bulamadim nedenini ama korkusuzca konusabildim son telefon konusmamizda. Icim rahatlamisti, icimdem geleni oldugu gibi, hissettigim kelimelerin aynisini kullanarak soyleyebilmistim ilk defa. Daha onceleri, surekli kivirirdim, hayir guzelim soyle demek istedim, yok kizma onu kastetmedim gibi konusurken, ilk defa net ve korkusuzca soylemistim icimden geceni. Bu kimin sucuydu onun mu? Hayir. Ve Tanri'ya ayni duayi yaptim, sadece Sen'den gelen emirle, kalbimden geldiginde iliskiye gecmeme yardim et.
Sorumluluklarim o kadar ben olmus ki, kalbimdeki gercegi yasatamiyorum hic. Ben abla olarak soyle yapmaliyim, boyle demeliyim, kiz evlat olarak soyle yapmaliyim vs vs. Bunu yaptiklarima da ayni sorumluluklari yukluyordum. Ben ablayim soyle yapmali, ben kiziyim boyle yapmali. SEVGI nerelerde kalmisti ???
Kim oldugumu ogrenmek icin annem ve kardesim bu zor gorevi ustlenmislerdi. Onlardan af diliyorum, bugune kadarki tum suclamalarim icin. Simdi ben gittim, ne zaman ki elini uzatacak Tanri, benim elimden, benim elim de uzanmis olacak onlara. Ustumdeki gecmis anilari, suclandiklarimi, sucladiklarimi, kizdiklarimi, kirdiklarimi, kin duyduklarimi simdi su anda birakiyorum. Artik ihtiyacim kalmadi. Ben kimim? abla da degilim.
Nasil bir insan kardesini, annesini puruzsuzce, safca, bebek gibi kucaklayamadan tum dunyanin Tanri oldugunu, O'nun yansimasi, yaratisi oldugunu zihninden degil, yureginden yasayabilir?
Kendime mal etmisim butun iliskilerimi. Affet Tanrim, herseyi bu kucuk beden kendinden saydigi icin...
Sana teslim oluyorum.