31 Ekim 2008 Cuma

Egitim

Bugun bir egitimde buldum kendimi. Orda olmam gerekiyormus. Konu basligi istediginiz anne baba olun. Halinden memnun olamayan, istedigi gibi olamayan pek cok insanla ayni odadaydim. Herkes bir seyin pesindeydi. Daha yuksek enerji, daha iyi cocuk-ebeveyn iliskisi, daha dengeli bir is-ev hayati, daha dengeli zaman kullanimi, daha organize bir hayat, daha ... daha ... daha....
Iste icinde bulundugumuz durum. Herkes bir dahanin pesinde gidiyor. Herkes oldugundan daha olmak istiyor. Ben orda oturmus dururken, daha dedigim yerlerdeki mutsuzluklarimi farkettim yeniden. Oysa hayat akip gidiyordu. Pek cogu cocuguma daha cok vakit ayirmaliyim diye dusunurken, icine girilen stres, katlanarak cocuga geri donuyor, beraber gecirilen zaman cocuga bu stresin aktarildigi bir paylasim olup cikiveriyordu. Veya daha iyi bir es olmaliyim diye yeni stratejiler gelistirirken, belki de bu bize eslerimizle en buyuk tartismalari yasatiyordu. Egitmen bir seyi cok istemezsek onu yapmak icin motivasyonumuz olmayacagini, ben ise bir seyi cok istersek ve elde edemezsek onun bize verecegi uzuntunun ve hayalkirikliginin, o seyi istemeden oncekinden daha buyuk olacagini soyledi-m. Citalar oyle yukseltilmis ki farkettim, kimse kendini iyi hissetmiyor. Oysa olmak istedikleri kisinin bir ornegi de yok kimsenin onunde. Herkes bir yaris, bir kosturmaca icinde daha iyiye dogru. Oysa yasadigimiz yerin ismi DUNYA: ikilikler yeri. Mutluluk varsa mutsuzluk var. Istek varsa hayal kirikligi var. Istediklerimizin icinde ekili uzuntunun tohumu. Huzur ise isteklerin duruldugu yerde. Elindekilerin kiymetini bilen, sukreden, hayatina doymus, tatmin olmus kalplerde.
Oynamak isteyenler ise isteklerine puanlar veriyor. Bu haftasonu butun sorumluluklarimin esim tarafindan alinmasini istiyorum. Puanliyorum 10 puan! Pazartesi gune aciyan bir kalp, sismis gozlerle basliyorum. Cunku esim de ayni seyleri istiyor. Istemeyi birakiyorum. Birakmaya calisiyorum, her gun, her saat. Anda kalmayi sectigimde, yarinin endiseleri, dunun hayalkirikliklari olmadiginda, gunden huzurlusu, benden mutlusu yok. Hayat akip gidiyor, kenardaki taslara tutunup durdukca akinti canimizi acitiyor. Yol okyanusa cikiyor eninde sonunda... Okyanusla BIR olmaya...
Gurudev soyle diyor "Simple Living, High Thinking" Basit yasayip, dogru dusunce sistemine sahip olarak ozumuz olan mutlulugu daha uzun surelerde yasama imkani buluyoruz. Iyi anne olmak icin, once benim anne oldugum fikrinden vazgecip, sahneyi O'na birakmam gerekiyor.
Egitime geri donersek "istediginiz anne-baba olun". Oysa ben teslim ettim kendimi O'nun istedigi gibi bir anne olmaya.
Egitime geri donersek "Ozguvenli cocuklar yetistirmek icin, kendine guven duyan ebeveynler olmalisiniz" Oysa kendine guven duyan ebeveynler olmak icin O'na guvenmek gerekir...
Egitime geri donersek; "Hayatin kumandasi sizin elinizde". Oysa bizler kurek ceken babanin kucaginda oturmus cocuklariz. Babanin elleri kurekte, bizim ellerimiz ise babanin ellerinin uzerinde. Kurekleri cektigimizi sanarak keyifle, heyecanla, mutlulukla nehirde ilerliyoruz. Row row row your boat gently down the stream, merrily merrily merrily life is but a dream !
Egitime geri donersek; tesekkur ederim yasadiklarima sukretme sansi verdiginiz icin.
Teslim olmaya devam...

29 Ekim 2008 Çarşamba

Oyun

Nedenini hic sorgulamadigim tereddutlerle oturdum bilgisayarin basina. Yoga ile ilgili yazar misin sorusunun cevabini bulamamis biri olarak ellerimin kontrolunu tamamen O’na birakmis durumdayim. Yoga egitimciligi egitimi almis ogretmek icin bunu yeterli bulamamis, Hindistan’a gitmis felsefesini yuregine sindirmis, yasam tarzi yapmis ama hala bunu da yeterli bulamamis bir ruhum. Bireysel ruhlarimizin evrensel ruhla birlesmek icin firsat bulmus alan olan yoga da bence ne yapsak yeterli degildir. Cunku konu hicbir zaman yapmakla veya yapmamakla ilgili degildir. Ne kadar egitim alirsak alalim evrensel ruhla birlesmenin egitimini ancak kendi ogrendigimiz kadar paylasabiliriz. Ne kadar ozumsersek ozumseyelim ancak ozumsedigimiz alan kadar yasayip yasatabiliriz. Gercek ogretmenlik O’nun emriyle yapildiginda ogretmenliktir. Bu nasil olur derseniz zaten bunu ogrenmek icin bu hayat okuluna yollanmadik mi? Bizler hala oyun parkinda oynayan cocuklariz. Bu parkta yaptigimiz ise salincakta cok sallanmissak, salincakta nasil sallanacagimizi gosterebiliriz. Kaydirak merdiveninden tirmanirken cok dusmussek, dusunce nasil kalktigimizi ogretebiliriz. En iyi ogretmenlik ornek olarak yaptigimizdir. Ve hepimizin ogretmen oldugu mutlaka bir alan vardir. Veya bircogumuz da bu alani bulmak icin aramaktadir. Neyi ariyoruz, neyi dogru yapmadiysak, neyi dogru yapmayi deneyimleyerek ogrendiysek onu. Halbuki yoga yapmanin bu anlattiklarimdan farkli ve diger herseyden kutsal yapan kismi sudur. Parkta oyun oynamaktan sikildigimizda ne oluyor?
Cok keyifle okudugum ve defalarca tekrarladigim bir ornegi sizlerle paylasmak istiyorum. Bir cocuk dusunun, sizin cocugunuz olsun. Oyun oynuyor, siz seyrediyorsunuz. Sonra oyundan sikilip anne diyor. Siz ona bir baska oyuncak veriyorsunuz. Onunla da oynuyor. Sonra ondan da sikiliyor. Yine sizi cagiriyor. Ve siz oyun ustune oyun kurarak onun oynamasini seyrediyorsunuz. Ta ki cocuk anne diye susmamacasina aglayana kadar. Iste o zaman yapacaginiz tek bir sey kalmistir. Onu kucaginiza almak. Bir olmak. Cocuk ve anne degil, sen ve Ben degil. BIR olmak! Oyun oynadikca ogreniyoruz, oyun oynadikca buyuyoruz. Oyun oynadikca oyunu anliyoruz. Baslayan hersey bitmek zorundadir. Oyun da bir gun bitecektir. Iste oyunun bittigi andir Yoga.
Bunu da ancak oyunu bitirmis kisi anlatabilir. Bir olmus kisi. Parktan cikmis, parktakileri seyreden kisi. Ne anne olan, ne ogretmen olan, ne oyuncu olan. Oyun parkini kuran kisi.

Hepinize iyi eglenceler, oynadikca.